"Bunun üzerine kavminden kafirlerin ileri gelenleri"
Dediler ki: Biz senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz ve
içimizden ancak ayak takımı kimselerin işin başından düşünmeden"
derinlemesine düşünüp iyice ölçüp biçmeden, sağlam emin olmadan gelişigüzel bir karar ile
"sana uyduklarını görüyoruz.
Sizin bize karşı üstün bir tarafınızı da görmüyoruz. Hatta biz sizi yalancı sanıyoruz."
Hud Suresi 27. Ayet
İrfan'ın Yorumu:
Bu ayet üzerinde düşündüğüm enteresan ayetlerden birisidir. Bu ayeti okuduğumda aklıma Hz. Ebu Bekir geldi. Mirac hadisesinde "senin arkadaşın çıldırmış (haşa) kafayı yemiş" gibi sözlerine karşılık Hz. Ebu Bekir şu karşılığı vermişti: "Onun iki dudağının arasından çıkmış söz değil mi? Öyleyse tabi ki inanırım, doğru söylemiştir."
Ama işin enteresan kısmı Hz. Ebu Bekir'in o toplum içerisinde ayak takımı bir kimse olarak değil aksine toplumda zanginliği ve kariyeri olan birisi olarak bilinmesidir...
Müşriklerin tabiri ile ölçüp tartmadan, alelacele inanmış, sorgulamamış, kabul etmiş...
Oysa bu ayet ile ilgili kanaatlerini aldığım bir arkadaşım, Kur'an'ın bir çok yerinde akletmeyi, düşünmeyi, sorgulamayı gerektiren ayetlerin de varlığını hatırlattı...
O halde nereye varmak istiyorum...
40 yıl boyunca Mekke'de insanların arasında yaşamış peygamberin hayatında bir yamuk olmamasına...
40 yıl boyunca Mekke'de olduğu dönemde ayak takımı olarak görülen zayıf, fakir, garib insanlar da onu tanıyorlardı ve sözünün eri olduğunu biliyorlar, herhangi bir menfaat gütmeden çok çabuk bir şekilde iman ediyorlardı.
Zengin ve kariyer sahibi Hz. Ebu Bekir de 40 yıl boyunca tanıdığı yakın arkadaşının geçmişini biliyor, menfaat gözetmeksizin ona inanıyor, getirdiklerini kabul ediyordu.
Ama ya o ileri gelenler...
Anahtar kelime menfaat olmasın sakın...