28 Aralık 2022 Çarşamba

Savaşma seviş modunda mısınız? MECBURİYET

 YAZAR:               

Stefan Zweig

KİTABIN ADI:    

Mecburiyet / Der Zwang

ÇEVİREN:           

Gülperi Sert

YAYINCI:            

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları


TARİH:                

18/11/2022

 

NOTLAR:

“Karşı koymak! İnsan nasıl karşı koyabilir ki? Onlar herkesten güçlü, onlar dünyanın en güçlüleri.”

“Bu doğru değil. Dünya onlara izin verdiği sürece güçlüler. Tek bir birey herhangi bir kavramdan daha güçlüdür her zaman, fakat kendisine inanmalı, iradesine sahip çıkmalıdır. İnsan olduğunu ve insan kalmak istediğini unutmamalıdır, işte o zaman etrafını saran, beynini uyuşturan vatan, görev, kahramanlık gibi sözcükler, kan kokan, sıcak, canlı insan kanı kokan boş laflar olarak kalırlar. Dürüst ol, vatan hayatın kadar önemli mi senin için? Soylu hükümdarlarına bile kalmayan bir taşrayı resim yaptığın sağ elin kadar seviyor musun? Düşüncelerimizle, kanımızla içimizde oluşturduğumuz görünmez adalet dışında başka bir adalet olduğuna inanıyor musun? Hayır, cevabını ben vereyim, hayır! Bunun için gidersen eğer, kendine yalan söylemiş olacaksın…” (sh. 13-14)

“Hayatını feda edeceksen neden inandığın bir şey için feda etmiyorsun?” (sh. 14)

“Hak! Hukuk! Bugün dünyanın neresinde hak kaldı? İnsanlar onu katletti. Herkesin hakları var, fakat onların, onların gücü var ve bugün güç demek her şey demektir.”

“Neden onların gücü var? Çünkü bu gücü onlara siz veriyorsunuz. Ve sizler korkak olduğunuz müddetçe onların gücü hep olacaktır. Tüm bunlar, yani insanlığın bugün korkunç dediği şey, yeryüzündeki on insanın iradesinden ibaret ve on insan bunu yeniden yıkıp yok edebilir. Bir insan, yaşayan tek bir insan onlara karşı durarak bu gücü yerle bir edebilir. Fakat sizler boyun eğdiğiniz, belki paçamı kurtarabilirim dediğiniz müddetçe, onları can evinden vurmak yerine, onlara itaat ettiğiniz müddetçe, sizler sadece bir kölesiniz ve bunu da hak ediyorsunuz demektir. Erkek dediğin çaresizce boyun eğmez, ‘hayır’ demek zorundadır, bugün yerine getirmek zorunda olduğunuz tek görev budur, hayvan gibi kendini öldürtmek değil.”

“Fakat Paula… ne düşünüyorsun… ne yapmalıyım?..”

“İçinde bir şeyler hayır diyorsa, sen de hayır demelisin. Biliyorsun, ben senin hayıtını, özgür bir insan olmanı, mesleğini seviyorum. Fakat bugün bana ‘benim öbür tarafa gitmem ve silahımla hak aramam lazım’ dersen ve ben bunu gerçekten yapmak zorunda olduğuna inanırsam, o zaman ‘git’ derim. Fakat bir yalan uğruna, kendin bile inanmadığın bir şey için, arada kaynayıp kurtulurum umuduyla gideceksen, o zaman seni hor görürüm, evet seni hor görürüm. İnsanlık adına gideceksen, inandığın bir şey uğruna gideceksen seni tutmam. Fakat canavarlar içinde bir canavar, köleler içinde bir köle olmak için gitmek istiyorsan, karşında olurum. İnsan bir amaç uğruna kendinden vazgeçebilir, fakat başkalarının çılgınca fikirleri uğruna değil. Bırak vatan için ona inananlar ölsünler…” (sh. 33-34)

27 Aralık 2022 Salı

GEÇMİŞE YOLCULUK

 YAZAR:               

Stefan Zweig

KİTABIN ADI:    

Geçmişe Yolculuk / Die Reise in Die Vergangenheit

ÇEVİREN:           

Regaip Minareci

YAYINCI:            

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

TARİH:                

27/12/2022

 


NOTLAR:

Geçmişe Yolculuk, zamana, mekâna ve değişen koşullara direnen yasak ve tutkulu bir aşkın hikayesidir. Bu çılgın aşk önce okyanusun ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşı’nın araya girmesiyle dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Yıllar sonra buluşan iki sevgilinin hayatları büyük bir değişime uğramıştır. Önlerinde uzanan belirsiz geleceğe, geçmişin sürekli aralarına giren gölgesine rağmen, aşk doludizgin sürmektedir… (Arka Kapak).

İrfan’ın Yorumu: Acaba… Kitap, birçok insanın hayatını, planlarını yerle bir eden Birinci Dünya Savaşı’nın iki yasak aşığın birbirlerini uzun süre görememeleri sonucu yaşanan değişimi çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Yasak aşkın ahlakını sorgulamak değil amacım. Ama savaşın yıkıcı etkisini, psikolojik ve bedensel yıkımın yansımalarını görmek açısından etkileyici. Yazarın savaş karşıtı betimlemeleri yürek yakıcı gerçekten.

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU

YAZAR:                

Stefan Zweig

KİTABIN ADI:     

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu / Brief Einer Unbekannten

ÇEVİREN:           

Ahmet Cemal

YAYINCI:             

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

TARİH:                 

27/12/2022

 


NOTLAR:

Stefan Zweig, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu adlı uzun öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme aldı.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “gönderen”inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitab vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana.” …  Zweig, okurunu bir kez daha insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor…” (Arka Kapak)

“Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.” (Sh. 20) 

İrfan’ın notu: Yukarıdaki alıntıyı gördüğümde, sevgili dostumun ben dört duvar arasında iken İstanbul gibi kalabalık bir şehirde kendisini tanımlarken kullandığı sözcükler geldi. “Kalabalıklar içinde yalnızım.” Bu sözün ağırlığını usta yazarın kitabındaki bu alıntıyı görünce insan daha iyi anlıyor…

“Bağışla yakınmamı, ne olur bağışla! Zira senin iyi bir insan olduğunu, yüreğinin en derin noktasında hep yardıma hazır olduğunu biliyorum. Sen herkese yardım edersin, istediği taktirde sana en yabancı olana bile. Ama çok tuhaf bir iyilik seninkisi, herkese açık olan, böylece de isteyenin ellerine sığdırabileceği kadarını alabileceği bir iyilik; büyük, sonsuz büyük senin iyiliğin, fakat aynı zamanda da -affına sığınarak söylüyorum- tembel bir iyilik. Uyarılmak istiyor, gelip alsınlar istiyor. Sen, ancak yardıma çağırıldığında, senden istendiğinde yardım ediyorsun, hoşlandığın, zevk aldığın için değil fakat utancından, zayıflığından ötürü yardım ediyorsun. Sen -izin ver de açık söyleyeyim bunu- sıkıntı ve acı içindeki insanı mutlu olan kardeşlerine yeğlemiyorsun. Ve senin gibi insanlardan, hatta onların en iyilerinden bile bir şey istemek zordur…” (Sh. 35)

İrfan’ın yorumu: Platonik aşk mı yoksa bambaşka mesajlar içeren bir tek taraflı haykırış mı? Yazar erkek olmasına rağmen bir kadının iç dünyasını, derinliklerine kadar çözümleyerek hikayenin yazıldığı yıllardaki Avrupa ile ilgili de bilgi vererek okuyucuya “toplumlar içinde yalnız olma duygusu”, “tek taraflı bir aşkın içerdiği duygular”, “iyilik kavramına farklı bir bakış”, “ahlaki olarak çöküş ve toplumsal ilkelerde yükseliş çelişkisi”, “Allah inancının sorgulanması”, “farkedilmemek-farketmemek” gibi sorgulanması, tartışılması, konuşulması gereken konuları enfes bir hikaye ile anlatıyor.

14 Aralık 2022 Çarşamba

Tarihe not olsun...

 Bugün 14 Aralık 2022...



Recep Tayyib Erdoğan'dan sonraki cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu olacağını öngörmemek bir hata olur mu? 

Mahkeme kararını verdi: Al sana ceza ve al sana siyasi yasak

***

"Muhtar dahi olamaz" denilen Recep Tayyib Erdoğan o dönem yasaklı hale gelip eğer Cumhurbaşkanı olduysa,

Mahkeme kararı ile siyasi yasaklı hali ilk derece mahkeme tarafından onaylanan Ekrem İmamoğlu, geleceğin hem de yakın geleceğin cumhurbaşkanıdır.

Ülkemize hayırlı olsun...