9 Kasım 2010 Salı

Ilık Kan

Bıçağı tüm gücümle sapladım. Defalarca saplayıp çıkarmadım, hayır. Sadece bir defa. Boynunun üzerime yıkıldığını hissettim. Ama hayır yine bırakmadım. O metal aleti içeride kanırttığımda acı içerisinde ıhladığını kulaklarımda hissettim. Duymadım, hissettim anlamıyor musun? Kendini kastı, kastı. Neresine denk geldi acaba o metal... Ne geriye kaçabiliyordu, ne de mücadele edebiliyordu... Allah'ım neresine denk getirmişim öyle. Direnemiyor.
Ama dikkatimi başka şey çekti... Bıçağı sapladığım halde kan niye yoktu. Kan akması gerekmez mi? Ne kadar zaman geçti farkında değilim. Hafifçe bıçağı çektiğimde ılık kırmızı sıvı elimde beliriverdi. "Korktun mu?" Hayır! Hayır!

Nefretimin sınırları korkumun önüne geçti!

"Ah be ne istiyorsun adamdan, adamın kanını akıtman neden ki?"

Ilık kanı ellerimde hâlâ... Metal, ışıl ışıl kızıla boyanmıştı. Ellerim, bıçak kan içindeydi? Üstüme de bulaşmadı diyemem.

"Adama ne oldu sen ondan bahset, ellerinin kanından değil adama ne oldu?"

Hakettiğini buldu ne olacak?

"Bir insanı öldürmek için ne yaptı ki sana? Nasıl bir hata!"

Ha o mu? Yerde yatan mahlukdan mı bahsediyorsun! Çok mu merak ediyorsun sanki?

"Evet"

Evet!

O mahluk çok iyi bir insan! Öyle iyi ki konuştuğunda ağzından bal damlıyor sanırsın.

Adını mı merak ediyorsun, söyleyeyim: "X"

X'le tanıştığımızda kendisinin çok önemli bir insan olduğu izlenimi uyanmıştı üzerimde. Sen benim için çok önemlisin, demişti. İlk konuştuğumuz, uzun uzun konuştuğumuz anlar aklımda. Sen benim için çok önemlisin. Yatıp kalkanlardan aynı zamanda biliyor musun? Yattığında aklında bir tilki, kalktığında bir tilki, uyanıkken bir tilki, uyurken binbir tilki!

Ellerim titriyor!

Ağzından bal damladığını söylemiştim değil mi? En sıkıntılı zamanlarda senin yanındayım der, en sıkıntılı zamanlarda yanında bulamazsın. O halde neden veremeyeceğin sözü söylersin be adam! Otoriterdir aynı zamanda. Dediği ayettir! Başkasının görüşleri benim için çok önemlidir, der.

Aaa. Öyle mi gerçekten.

"Bu söylediklerin adamı bıçaklamaya yeter mi be!"

Yetmez ama evet!

Ellerim titriyor!

Menfaat diye bir mezar olsa, onu orda görürsün. Seni ilk tanıyan "ne kadar makul bir insan" der. Ama menfaat kanına işlemiş. Biraz olsun menfaat günahından arındırdım ya onu. Ne mutlu bana.

Ellerim titriyor!
Hiç bana öyle bakma. Haketti diyorum anlamıyor musun? Haketti!
Ellerim titriyor! "Pişmanlıktan mı acaba?" Hayır! Sanmıyorum. "Sanmıyor musun? Sanki şüphe içindesin."

"Haksız yere bir insanı öldürmek..." Biliyorum söylemene gerek yok, hatırlattığında düşüncemin değişeceğini ve pişman olduğumu mu sanıyorsun. Ellerimin titremesi nefretimin sonucu değil, hıncımın yeterince alınamamasından...

1 yorum: