Hayrettin Karaman bugün Yeni Şafak gazetesinde kürtaj ile ilgili bir yazı yazdı. Aynı gazete bir yazarını da kapı dışarı ederek farklı bir kürtaj tekniğini kullandı ! Aferin yeni Pravdamıza !
Kürtaj ile ilgili özetle:
"Kürtaj cinayettir ve haramdır
http://www.gazeteoku.com/yazar/hayrettin-karaman/2677/kurtaj-cinayettir-ve-haramdir
Bugün parçalanmış cesetler ve kanlı bebek görüntüleri eşliğinde bu vahşet en haklı bir şekilde eleştiriliyor. Ama yeni diktatörümüz 34 adet "PKK figüranı" ve "Ahmet mi Mehmet mi ne bilelim", "parasını verdik ya özürse bu özür değil mi" diye öldürülen insanları gündemden düşürmek için akla ziyan bir taktikle "her kürtaj bir Uluderedir" saçmalamasını gözümüze sokmayı başardı.
Bugün kürtajı tartışıyoruz, kürtajın İslam hukuku açısından olabilirliğini, olamazlığını, vahşetini...
Aferin bize...
Ondan sonra da bu çılgın girdapda debelenmemiz istendi, tamam, öyle olsun, biz de bu debelenmeden eteklerimizdekini dökelim o zaman...
Bosna'da Srebreniska'da sadece toplu katliamlar yaşanmadı, aynı zamanda inanılmaz derecede bir vahşilikle müslüman hanımlar tecavüzlere uğradı. Bir çoğu maalesef hamile bile kaldılar. Böyle bir durumda oradaki hanımlar çıkış yolları arayıp durdu. İslam alimleri bu konuda ikiye ayrıldılar:
1. Bu çocukları kürtaj ile alabilirsiniz. Çünkü bunlar zalimlerin tohumlarından ortaya çıkmıştır. Bir müslüman hanım bu zilleti, o çocuğu besleyerek, büyüterek yaşayamaz.
2. Evet, büyük bir zillet olsa da o çocuklar, kürtaj yasağı dolayısı ile alınmamalı, doğmalarına izin verilmeli ve İslam kültürü ile yetiştirilip birer asker olarak onlara kurşun niyetine kullanılmalı. (Sanki oyuncak bebekden bahsediliyor) Bu fikri savunan alimler doğacak insanların duygulardan müteşekkil olduklarını herhalde hesaba katıyor olmalılar !
Batı kültürü ile yakın bir ilişki içerisinde olan Bosna'daki mağdur kadınlar ağırlıklı olarak çocuklarını doğurmak durumu ile karşı karşıya kaldılar. Böyle bir tercihde bulundular... ama...
Yıllar sonra Irak işgal edildiğinde, batı kültürüne uzak olan o iffetli müslüman hanımlar yine tecavüzlere uğradılar ve müslümanların zilleti dolayısı ile hamile kalanlar oldu. Ama oradaki iffetli hanımlar, bu çocukları doğurmaktansa, bu zilleti yaşamaktansa ölürüm daha iyi diyerek intihar ettiler.
Bazıları da kürtaj olarak bu doğacak çocukları dünyaya getirmediler.
Ben normal hayattaki tercihlerden bahsetmiyorum. Kimse de bana: Biz normal hayattan bahsediyoruz, o şartlar altında kürtajın yasaklığını tartışıyoruz, demesin.
Zillet o kadar büyük ki artık yeryüzünün birçok yerinde müslüman iffetli hanımlara tecavüz olayı, normal bir vakıa haline gelmiş.
Suriye'de zindanda yatan müslüman hanımlar bir mektup yayınlamıştı müslüman erkeklere: Ey eteklerini giymiş müslüman erkekler ! Eteklerinizi çıkartın ! Erkek olun ! Sizden bizi kurtarmanızı istemiyoruz. Sizden bizi bu hapishane duvarları ile beraber öldürmenizi, yakıp yıkmanızı istiyoruz. Biz bu zilleti taşıyamayız.! Biz bu zalimların, alçakların, hainlerin, pisliklerin çocuklarını doğurmak istemiyoruz! Gelin ve bu duvarları yıkın üzerimize!"
Bu yüzden günümüz yeni diktatörünün bu gündem değiştirmesi sonucunda 34 kişinin acısını unutturmaya kimse çalışmasın. Onlar kürttür, bizden değildir yaklaşımına asla ama asla yeltenilmesin.
Daha dün, 28 Şubat mağduru olduklarından dolayı, Nazlı Ilıcak'a, Cengiç Çandar'a, Mehmet Barlas'a kucak açan günümüz çağdaş Pravdası Yeni Şafak, Uludere olayı yüzünden vicdanlı yazılar yazdığından dolayı bir gazeteciyi gazetenin bağrından koparmıştır.
Sayın ve çok kıymetli başbakanımız ne demişti ! Her kürtaj bir Uluderedir.
Yeni Şafak'ın rahminden koparılarak hayat hakkı tanınmayan yazara, teknik bir kürtaj yapılmamış mıdır! Neden peki? Uludere'de yaşanan vahşeti vicdanlı bir şekilde ele aldığı için.
Hadi Ahmet Altan gavur! O, tu kaka ! Ali Akel de mi tu kaka! Hakan Albayrak da mı tu kaka !
Odunlardan müteşekkil insanları yanında bulunduranlar herhalde yavaş yavaş odunlaşacaklarını unutmasınlar. Hadi unutuyorlar diyelim, bağırarak, çağırarak, insanların duygularını anlamamazlıktan gelerek müslüman kalacaklarını sanıyorlarsa münafikun suresinin 4. ayeti kerimesini hatırlasınlar.
MÜNAFİKUN 4. Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?
Yeni diktatörümüz, her gürültüyü kendi aleyhine mi sanıyor yoksa !
Kürtaj ile ilgili özetle:
"Kürtaj cinayettir ve haramdır
Dindeki hükmü bakımından kürtaj, ananın veya bir başkasının maddî veya manevî müdahalesi ile cenînin rahimde veya dışarı çıkarılarak öldürülmesidir.
Cenîn, hâmileliğin ilk gününden itibaren hâmile kadının rahmindeki çocuktur.
Özellikle cerrahi tıbbın gelişmesinden önce ilkel yöntemlerle yapılan cenîn katli günümüzde, ameliyat ortamında ve -genellikle- doktorlar tarafından yapılmaktadır."
Detaylı olarak bütün yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz...
http://www.gazeteoku.com/yazar/hayrettin-karaman/2677/kurtaj-cinayettir-ve-haramdir
Bugün parçalanmış cesetler ve kanlı bebek görüntüleri eşliğinde bu vahşet en haklı bir şekilde eleştiriliyor. Ama yeni diktatörümüz 34 adet "PKK figüranı" ve "Ahmet mi Mehmet mi ne bilelim", "parasını verdik ya özürse bu özür değil mi" diye öldürülen insanları gündemden düşürmek için akla ziyan bir taktikle "her kürtaj bir Uluderedir" saçmalamasını gözümüze sokmayı başardı.
Bugün kürtajı tartışıyoruz, kürtajın İslam hukuku açısından olabilirliğini, olamazlığını, vahşetini...
Aferin bize...
Ondan sonra da bu çılgın girdapda debelenmemiz istendi, tamam, öyle olsun, biz de bu debelenmeden eteklerimizdekini dökelim o zaman...
Bosna'da Srebreniska'da sadece toplu katliamlar yaşanmadı, aynı zamanda inanılmaz derecede bir vahşilikle müslüman hanımlar tecavüzlere uğradı. Bir çoğu maalesef hamile bile kaldılar. Böyle bir durumda oradaki hanımlar çıkış yolları arayıp durdu. İslam alimleri bu konuda ikiye ayrıldılar:
1. Bu çocukları kürtaj ile alabilirsiniz. Çünkü bunlar zalimlerin tohumlarından ortaya çıkmıştır. Bir müslüman hanım bu zilleti, o çocuğu besleyerek, büyüterek yaşayamaz.
2. Evet, büyük bir zillet olsa da o çocuklar, kürtaj yasağı dolayısı ile alınmamalı, doğmalarına izin verilmeli ve İslam kültürü ile yetiştirilip birer asker olarak onlara kurşun niyetine kullanılmalı. (Sanki oyuncak bebekden bahsediliyor) Bu fikri savunan alimler doğacak insanların duygulardan müteşekkil olduklarını herhalde hesaba katıyor olmalılar !
Batı kültürü ile yakın bir ilişki içerisinde olan Bosna'daki mağdur kadınlar ağırlıklı olarak çocuklarını doğurmak durumu ile karşı karşıya kaldılar. Böyle bir tercihde bulundular... ama...
Yıllar sonra Irak işgal edildiğinde, batı kültürüne uzak olan o iffetli müslüman hanımlar yine tecavüzlere uğradılar ve müslümanların zilleti dolayısı ile hamile kalanlar oldu. Ama oradaki iffetli hanımlar, bu çocukları doğurmaktansa, bu zilleti yaşamaktansa ölürüm daha iyi diyerek intihar ettiler.
Bazıları da kürtaj olarak bu doğacak çocukları dünyaya getirmediler.
Ben normal hayattaki tercihlerden bahsetmiyorum. Kimse de bana: Biz normal hayattan bahsediyoruz, o şartlar altında kürtajın yasaklığını tartışıyoruz, demesin.
Zillet o kadar büyük ki artık yeryüzünün birçok yerinde müslüman iffetli hanımlara tecavüz olayı, normal bir vakıa haline gelmiş.
Suriye'de zindanda yatan müslüman hanımlar bir mektup yayınlamıştı müslüman erkeklere: Ey eteklerini giymiş müslüman erkekler ! Eteklerinizi çıkartın ! Erkek olun ! Sizden bizi kurtarmanızı istemiyoruz. Sizden bizi bu hapishane duvarları ile beraber öldürmenizi, yakıp yıkmanızı istiyoruz. Biz bu zilleti taşıyamayız.! Biz bu zalimların, alçakların, hainlerin, pisliklerin çocuklarını doğurmak istemiyoruz! Gelin ve bu duvarları yıkın üzerimize!"
Bu yüzden günümüz yeni diktatörünün bu gündem değiştirmesi sonucunda 34 kişinin acısını unutturmaya kimse çalışmasın. Onlar kürttür, bizden değildir yaklaşımına asla ama asla yeltenilmesin.
Daha dün, 28 Şubat mağduru olduklarından dolayı, Nazlı Ilıcak'a, Cengiç Çandar'a, Mehmet Barlas'a kucak açan günümüz çağdaş Pravdası Yeni Şafak, Uludere olayı yüzünden vicdanlı yazılar yazdığından dolayı bir gazeteciyi gazetenin bağrından koparmıştır.
Sayın ve çok kıymetli başbakanımız ne demişti ! Her kürtaj bir Uluderedir.
Yeni Şafak'ın rahminden koparılarak hayat hakkı tanınmayan yazara, teknik bir kürtaj yapılmamış mıdır! Neden peki? Uludere'de yaşanan vahşeti vicdanlı bir şekilde ele aldığı için.
Hadi Ahmet Altan gavur! O, tu kaka ! Ali Akel de mi tu kaka! Hakan Albayrak da mı tu kaka !
Odunlardan müteşekkil insanları yanında bulunduranlar herhalde yavaş yavaş odunlaşacaklarını unutmasınlar. Hadi unutuyorlar diyelim, bağırarak, çağırarak, insanların duygularını anlamamazlıktan gelerek müslüman kalacaklarını sanıyorlarsa münafikun suresinin 4. ayeti kerimesini hatırlasınlar.
MÜNAFİKUN 4. Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?
Yeni diktatörümüz, her gürültüyü kendi aleyhine mi sanıyor yoksa !