Garip bir başlık değil mi? Oysa müslüman Allah'tan başka ilah edinir mi ki? Edinmez. Ama o yol açıldığında ve şeytan o kapıdan girdiğinde maalesef bu mümkün...
İki temel etken var. Bunlar üzerinde duralım derim:
BİR: Sevgi
İKİ. Korku
Eğer sevgiyi Allah'tan başkasına yoğunlaştırırsanız ve korkuyu da aynı şekilde Allah'tan başkasına yoğunlaştırırsanız şeytanın o kapıdan girmesi içten bile değil.
Şu an ben müslümanım diyen büyük bir kesimin Türkiye'deki büyük bir siyasi hareketin lideri ile ilgili gelinen endişe edici bir noktadayız kanaatindeyim..
Derdimi açayım biraz:
O siyasi hareketin lideri doğru sözler söyleyip doğru işler yapmaya başladığında insanların gözlerinin göremeyeceği hatasızlık perdesinin altına girmeye başladığında tehlike çanları çalmaya başladı demektir: Çünkü peygamber haricindeki tüm yaratılmışlar bu tehlike ile karşı karşıyadır. Onlara tabi olanlar için de bu tehlike daha büyük tabi...
Geçmiş dönemlerdeki tapınılan putlara baktığımızda salih insanlar zümresi ile korkulan varlıklar grubunu görebiliriz. Bu da bize yukarıdaki iki grubun götürdüğü yer iki etkendir: Sevgide aşırılık, korkuda aşırılık...
Eğer o bizim reisimiz o nederse o olur aşamasına geldiysek ...
O bir söz söyledi artık onun sözlerini ayakta dinlememiz gerekir durumunda isek ...
Ona bağlı farklı iş kollarında çalıştığımızda söylediğimiz sözler, hareketler ve eleştiriler onun hoşuna gitmeyebilir o yüzden korkmaya başladıysak...
Bunları daha da artırabiliriz.
İşte o gün bu gündür. Ve bugün müslümanların "reise saygı" adı altında o yaratılmış beşerin her sözünü, her hareketini "yüzde ellilik milletin gücüne dayandığı" tezi ile sahiplenmek ...
İşte bu hatadır benim güzel kardeşim...
Örnek alınacak ve takip edilecek yegane yaratılmış son peygamber ve Kur'an'da bize tavsiye edilen peygamberler değil midir? Hz. İbrahim'de sizin için güzel bir örnek var demiyor mu yüce yaratan... Hz. Peygamber'i son peygamber olarak izlerini takip edin demiyor mu? Bizim başka örneklere ihtiyacımız yok, yeni kutsallar oluşturmamız da doğru değil kanaatindeyim...
"Davan davamız" dendiğinde davası İslam olanın mı yoksa başka ırkçılık kokan unsurların mı?
"Yolun yolumuz" dendiğinde yolu İslam olanın mı yoksa demokratik laik tercihler midir bizim yolumuz?
Reisin doğrusuna doğru diyebilme özgüveninde olmamız gerektiği gibi yanlışına da yanlış denilmesi İslam'ın halifelerinin bize öğrettiği örneklik değil midir?
Davası İslam olanın ve yolu Kur'an ve Sünnet çizgisinde gidenin yolu ne mübarek ve ne güzel yoldur. Ne mutlu o yolun yolcularına...
NOT: Bu yazıyı o camiada arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız olduğundan yanlışa sapılmaması endişesi ile karaladım. Hatalar benden doğrular Allah'tandır.
İki temel etken var. Bunlar üzerinde duralım derim:
BİR: Sevgi
İKİ. Korku
Eğer sevgiyi Allah'tan başkasına yoğunlaştırırsanız ve korkuyu da aynı şekilde Allah'tan başkasına yoğunlaştırırsanız şeytanın o kapıdan girmesi içten bile değil.
Şu an ben müslümanım diyen büyük bir kesimin Türkiye'deki büyük bir siyasi hareketin lideri ile ilgili gelinen endişe edici bir noktadayız kanaatindeyim..
Derdimi açayım biraz:
O siyasi hareketin lideri doğru sözler söyleyip doğru işler yapmaya başladığında insanların gözlerinin göremeyeceği hatasızlık perdesinin altına girmeye başladığında tehlike çanları çalmaya başladı demektir: Çünkü peygamber haricindeki tüm yaratılmışlar bu tehlike ile karşı karşıyadır. Onlara tabi olanlar için de bu tehlike daha büyük tabi...
Geçmiş dönemlerdeki tapınılan putlara baktığımızda salih insanlar zümresi ile korkulan varlıklar grubunu görebiliriz. Bu da bize yukarıdaki iki grubun götürdüğü yer iki etkendir: Sevgide aşırılık, korkuda aşırılık...
Eğer o bizim reisimiz o nederse o olur aşamasına geldiysek ...
O bir söz söyledi artık onun sözlerini ayakta dinlememiz gerekir durumunda isek ...
Ona bağlı farklı iş kollarında çalıştığımızda söylediğimiz sözler, hareketler ve eleştiriler onun hoşuna gitmeyebilir o yüzden korkmaya başladıysak...
Bunları daha da artırabiliriz.
İşte o gün bu gündür. Ve bugün müslümanların "reise saygı" adı altında o yaratılmış beşerin her sözünü, her hareketini "yüzde ellilik milletin gücüne dayandığı" tezi ile sahiplenmek ...
İşte bu hatadır benim güzel kardeşim...
Örnek alınacak ve takip edilecek yegane yaratılmış son peygamber ve Kur'an'da bize tavsiye edilen peygamberler değil midir? Hz. İbrahim'de sizin için güzel bir örnek var demiyor mu yüce yaratan... Hz. Peygamber'i son peygamber olarak izlerini takip edin demiyor mu? Bizim başka örneklere ihtiyacımız yok, yeni kutsallar oluşturmamız da doğru değil kanaatindeyim...
"Davan davamız" dendiğinde davası İslam olanın mı yoksa başka ırkçılık kokan unsurların mı?
"Yolun yolumuz" dendiğinde yolu İslam olanın mı yoksa demokratik laik tercihler midir bizim yolumuz?
Reisin doğrusuna doğru diyebilme özgüveninde olmamız gerektiği gibi yanlışına da yanlış denilmesi İslam'ın halifelerinin bize öğrettiği örneklik değil midir?
Davası İslam olanın ve yolu Kur'an ve Sünnet çizgisinde gidenin yolu ne mübarek ve ne güzel yoldur. Ne mutlu o yolun yolcularına...
NOT: Bu yazıyı o camiada arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız olduğundan yanlışa sapılmaması endişesi ile karaladım. Hatalar benden doğrular Allah'tandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder