YAZAR:
Stefan Zweig
KİTABIN
ADI:
Lyon’da Düğün
ÇEVİREN:
Gülperi Sert
YAYINCI:
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
TARİH:
20/06/2023
NOTLAR:
İrfan’ın Yorumu: Kitapta üç kısa hikaye
anlatılmaktadır. Stefan Zweig geç keşfettiğim yazarlardan birisi. Her bir eseri
uzun olsun kısa olsun insanı ta yüreğinden yakalayıp sarsan özelliğe sahip.
Bu hikayelerden birincisi: Lyon’da Düğün
Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm
günlerinde ölüme yaklaşan insanların hallerini, duygularını, ölüme bu kadar
yakın oldukları zamanda dahi sahiplik duygusu ve kadın denen yaratılmış
varlığın güçlü duruşu üzerine harika bir hikâye…
Devrim günlerinde halka ve isyancılara yapılan idam
cezalarından bir ya da birkaç gün önce tutuldukları cezaevinde kalan insanların
o andaki hisleri çok iyi anlatılmış. Hikâyenin kahramanı olan iki gencin devrim
dolayısı ile evlenememeleri üzerine o tutukevinde bir gece de olsa ayrıldıktan
sonra kavuşmaları ve ölüme çok kısa bir süre kalsa dahi evlenerek ölüme
koşarcasına gitmelerini vurucu bir şekilde gözü yaşlı olarak okuyunca canınız
yanacak inanın. Kadın denen varlığın mucizevi bir şekilde (yaratılışın ilahi
hikmeti gereği) en umulmadık zamanlarda gösterdiği inanılmaz güç ve cesareti kısa
ama vurucu kelimelerle tasvir edilmiş.
İkinci hikâye: İki Yalnız İnsan
İkinci hikâyemizde; bir fabrikada çalışan iki yalnız
insan üzerine. Erkek olanı ayağının topal olması sebebiyle dışlanmış, genç kız
da çirkinliği yüzünden ötelenmiş ve aşağılanmış. Bu iki insanın birbirini
bulması ve hayata tutunmaları, eksikleri olsa da birbirini severek o eksiklerle
yaşam mücadelesinin ve hayatın güzelliklerini bulma çabası içinde olan bir
hikaye…
İki kahramanın da “hiçkimsenin hayatı benim kadar zor
olamaz” diyerek birbirlerine şikayetlerini sunup o yalnızlıkta birbirine
dayanarak mücadele etme azmi etkileyici gerçekten… Öyle ya biz de engelli
olabilirdik ve hâlâ olabiliriz (Allah korusun) ve biz de yaratılışın hikmeti
gereği herkes gibi mükemmel olamayabilirdik.
Üçüncü Hikaye: Wondrak
Zweig bilindiği üzere savaş karşıtı düşünce ve eylem adamıydı.
Bu hikayede de insanlardan dışlanmış bir çirkin kadının tecavüz sonrası hamile
kalması, çocuğunu doğurması, çocuğun erkek olması sebebiyle 1914 yılında
meydana gelen savaş için celb kağıdının gelmesi sonucu savaşa gitmemesi için
yaptığı mücadeleyi anlatıyor. Kadın kendi doğurduğu evladının devlet tarafından
el konulmasının haksız olduğu düşüncesi ile bir mücadele içerisine giriyor ve
sonunda oğlunu elinden alıyorlar maalesef…
İrfan’ın Yorumu: Savaş karşıtlığı konusunda Zweig
fazla ileri gitmiş olabilir mi diye insan sormuyor değil?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder