Bir zamanlar bir evim vardı...
Bir sitede mütevazi bir ev...
Taşındık...
İnsan hayatı, inişli çıkışlı, imtahan işte ne denir ki. Bazen kendi günahlarımız, bazen yanlış arkadaş seçimi, bazen de... devam edebilirim belki. Ama kader bu ne denir ki... Malesef olan oldu. Üzülmeye gerek yok, hem üzülsek de ne işe yarar ki! Taşındık işte...
Boş ver be kime ne anlatıyorsun, çek sifonu
Öyle kolay olmadı...
İlk önce bana ait olan ev benim yanlış tercihlerim ve arkadaş seçimindeki özensizlik dolayısı ile satılır ve sattığın evde kiracı durumuna düşersin. Sonra o ev tekrar ama tekrar satılır. Yeni ev sahibi oğlunu evlendirecektir. Haklıdır ne denebilir ki? Sana yol görünmüştür.
Boşver be kime ne anlatıyorsun, çek sifonu
Ne aksilik, oturmuş olduğun evin altında boş bir yer. Ne güzel hemen kolaycacık taşınırız değil mi? Evet kolaycacık...
Bir zamanlar sana ait olan ev üsttedir, kiracı olarak oturduğun ev de altta.
Gözlerin belki yaşarır, belki içine atarsın ama olan olmuştur artık...
Peki soru şu: Bu evin satılmaması için en değer verdiğin ve tanıdığını sandığın dostların nasıl bir katkıda bulunmuştur.
Boşver be kime ne anlatıyorsun. Çek sifonu...
.....
Hey sen niye ağlıyorsun? Gözlerin neden buğulu.
"Evimin gittiğine değil, merhametimin gittiğine ağlıyorum"
Gitti mi gerçekten? Hiç kalmadı mı?
Kaldı. Kalmaz olur mu?
Boşver be kime ne anlatıyorsun. Çek sifonu...
Bu da öyle bir yazı olsun. Taşındığımızın tarihi belli olsun. Unutulursa hatırlansın.
Ne kadar çok sifon çektim ben bugün. Amma çok sifonu çekiyorum değil mi? Hayırdır ne sifonu der gibisiniz? Bilen bilir...
Çok sevdiğim bir arkadaşımın, hayatından, defterinden, telefon rehberinden, msnsinden, tüm irtibat noktalarından sildiği arkadaşları için kullandığı bir ifade.
Ne acı değil mi?
Çek sifonu...
Çektim sifonu...