17 Aralık 2012 Pazartesi

Haydi Çocuklar Çikolataya !

Nail Baba

           Bazı güzel dostlar vardır. Hani insanı hep hayra davet eder. Onunla ne zaman bir araya gelseniz başkalarını sevindirmek adlı güzel bir eylemin parçası olmanın hazzını duyarsınız. İşte böyle sadıklardan birinin arabasıyla hasta ziyaretine doğru yola çıktık. Aksaray’da ışıklara yakalandık. Yakalandık diyorum zira ışıklarda durduğunuz zaman bir sürü sokak çocuğu camlarınızı silmek(!) için arabanızın üzerine tırmanıyor. Yine beklenen olacak diye gerilmişken sokak çocuğu, abiye gülümseyerek arka cebinden çıkardığı temiz bir bezle ön camı sildi. Abinin yüzünde, yeni yıkatmasına rağmen arabasının ön camının silinmesinden memnuniyet ifadesi vardı. Bense hayretler içinde seyrediyordum. Zira böyle bir davranışı hiçbir araba sahibi arkadaşımda görememiştim. Temizlik bitince abi torpidodan üç beş çikolata, gofret çıkardı. Camı açtı gülümseyerek “Selamün Aleyküm” dedi ve çikolataları uzattı. Çocukta gülümseyerek “Aleyküm Selam hacı abi” dedi ve çikolataları mahcup bir edayla alıp arkadaşlarına dağıttı. Hareket ettiğimizde çocuklar arkamızdan el sallıyorlardı. Uzun zamandır böyle sıcak selamlaşmaya şahit olmadığımdan bir ara titrediğimi hissettim…
          “Hayırdır abi bu çikolata bidati de nerden çıktı?” diye takıldım. Önce biraz duraksadı ve gergin bir hal alan yüzüyle “Bu çocuklar kibrimi ortaya çıkardılar” diye anlatmaya koyuldu. “Bayağı asabi olduğum bir sabah, camımı silmek isteyen bu çocuklardan birini çok fena haşladım. Hatta yolumdan çekilmesi için arabayı üzerine sürdüm. Ve giderken de arkasından saydırmaya devam ettim. Ama asıl kızgınlığım ona değildi. Sinirim geçince, ‘ama o da camımı izinsiz silmeseydi’ diye kendimi avutmaya çalıştım. Aynı gün işimi erken bitirip dönerken o civarlarda akşam ezanı okundu. Bende park edip camiye girdim. Kamet getiriliyordu ve safa doğru yaklaştım. İmam sıklaşın uyarısına rağmen bir genç uzak duruyordu. İmam geldi ve o genci bana doğru yanaştırdı. Bu dün bağırıp çağırdığım çocuklardan biriydi. Ben onlara mesafe koyup arkamda bırakmak isterken Allah, adeta onu bana yapıştırmıştı. Çok utandım… Kibrim bütün haşmetiyle(!)  ortaya çıkmıştı… Allah bize kardeş olun derken iman iddiasında biri olmama rağmen kendim(!) gibi olmayanlardan uzaklaşır olmuştum. İnan o gün kadar hiç mahcup olmamıştım” dedi ve daldı gitti…
        “Abi bu anlattıklarının çikolatalarla ne ilgisi var?” diye ısrar ettim… “İşte o gün yanımda torunuma alıp da veremediğim çikolatalar ve gofretler vardı. Ben de ilk ışıklarda durup selam verip bu çikolataları onlara doğru uzattım. Önce duraksadılar. Sonra alıp aniden bitiriverdiler. İşte o an, daha önce hissetmediğim bir ferahlama hissettim. O gün bugündür her gün yanımda bir poşet çikolata gofret alıp sokakta yaşayan o cam silen çocuklara dağıtıyorum. Zira onların ne sahip çıkanları var, ne barınacak bir evleri ne de sevindiren birileri. Onlar ümmetin, yani hepimizin çocukları onların da biraz sevilmeye ve sevinmeye ihtiyaçları var.”
          Bu söz ettiğim abiyi olur da tanırsınız diye ismini gizledim. Zira ondan bahsettiğimi duysa mahcup olur ve bana gönül koyar diye endişe ediyorum. Zaten o, hakikatle alakadar olup sanal dünya ile ilgisi olmadığında internette yazıma rastlama imkânı yok. Ama illa bir isim koymak gerekiyorsa… Türk töresinde çocuğa, yaptığı bir eylemle anılana dek isim koymazlarmış. Bundan esinlenerek ve bir zorluğun bir iyiliğe dönüşmesine nail olan o ağabeye,  sokak çocuklarına yaptığı babalıktan dolayı “Nail Baba “ diyelim…
       O, kendi torunlarının yanında ümmetin kimsesiz çocuklarını da sevindirmek için torpidosunda çikolata gofret taşıyan beyaz sakallı mahcup zat… Hediyeleşerek ve tebessüm ederek selamlaşma sünnetini yayan mümin… Kibri ile mücadeleye azmetmiş er kişi…        
Bu dünyayı yaşanır bir yer kılan güzel insan… “Her zorluğun ardında bir kolaylık vardır” ayetini yaşayarak öğrettiğinden dolayı bende kırk yıl hatırı olan ağabeyim.  Nail Baba…

                                                                                                   Şevket HÜNER / 13.12.2012

İrfan'ın Yorumu:
Televizyonda izlediğimi iyi hatırlıyorum, ne zaman ve hangi kanalda bilmiyorum. İyi niyetli bir adam arabasıyla kırmızı ışıkta duruyor, yine cam silen çocuklar yanına yaklaşıyor. Tam onlara bir şeyler vermek isterken, arka fondan çok daha yumuşak bir sesle "sakın, yanlış yapıyorsun" diyen bir ses. Sonra da o adam o sesin doğruluğuna inanarak camı kapatıp, bu tür istismarlara kulak asılmamasını söyleyerek gidiyor. Kamu reklamıydı herhalde bilmiyorum. Açıkçası rahatsız etmişti beni. Fakat nefsimi rahatlatmamış da değildi. Arka fondan gelen sesin yumuşaklığıydı belki de aldatıcı olan. Ama Şevket Abi'nin yazısını okuyunca yanlışlığını zaten kabul ettiğimiz şeyin teyidi gibi oldu bu. Ballı kaymak diyelim. 
Şevket Abi başlığa belki bozulabilir. Olsun azıcık da nazımız olsun. 
Haydi çocuklar çikolataya, onlar da bu ümmetin içinde değiller mi sanki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder