20 Mart 2011 Pazar

Libya Muamması

Bir Çılgın Elinde Müslümanlar Ağlıyor...

Tunus ile başlayan, Mısır ile devam eden ve Libya ile zirveye çıkan Arap alemindeki firavunların yıkılışı devam ediyor. Devam ediyor etmesine ama Tunus ve Mısır'daki firavunlar çılgınlık yapamadan defolup gittiler. Ama Libya firavunu Kaddafi tam bir çılgınlık halinde. Tarihi günler yaşıyoruz şu an. Birleşmiş Milletler kararı ile Fransa, Amerika, İngiltere vs. koalisyon güçleri Libya'yı hem uçaklarla hem de gemiden gönderilen füzelerle vurmaya başladı. Asla kabul edilemez yabancıların islam topraklarına müdahalesi. Peki Kaddafi'nin çılgınlığı ve kendi topraklarındaki müslümanları katletme girişimleri kabul edilebilir mi? Bu da kabul edilemez. Peki bu manyağın elini kim tutacak? Kim bu çılgını dizginleyecek. Orada müslümanları kendi silahları ile katletmesine müsaade mi edilecek?
İşte bu bir muamma. Ne yapmak lazım? Nasıl çıkacağız bu işin içinden. Bu iş "kahrolsun Kaddafi, defol diktatör" demekle hallolmuyor ki. İşgale hayır, ama Kaddafi'nin diktatörlüğüne evet diyemeyiz.
Taraf gazetesinin Wikilieks belgelerini yayınladığı zamanlarda olan bir durum.
Şu an gözümüz kulağımız gelişmeleri televizyondan takip etmekle sınırlı. Allah'ım sen müslümanlara akıl fikir ver. İdrak kabiliyeti ver. Çılgınlardan bizi koru.
Şu bir gerçek, Kaddafi çırpınıyor, gidiyor gidiyor ama biraz daha sıkıntı verecek görünüyor.
Bu yazıyı yazdıktan sonra Ahmet Altan'ın bir alıntısını buraya alma ihtiyacını hissediyorum:

Ahmet Altan
23/03/2011
İlke

Libya’ya müdahaleye Türkiye’de çok geniş bir cephenin karşı çıktığı görülüyor.

Türkler, Kürtler, İslamcılar, Kemalistler, solcular, sağcılar, iktidar, muhalefet, “Batı’nın” Kaddafi’ye karşı gerçekleştirdiği operasyonu eleştiriyor.

Batı’ya karşı ortak bir kuşku var.

Bu kuşkuları tek bir cümlede toplarsak, “ahlaksız ve ikiyüzlü Batı emperyalizmi, petrolü almak istediği için Kaddafi’ye saldırıyor.”

Batı’nın tarihine baktığımızda “ahlaksızlık ve ikiyüzlülüğün” her biçimini görüyoruz.

Buna mı kızıyoruz?

Ahlak ve dürüstlük adına buna kızıyorsak…

“Kıbrıslı Türklere yardım etmeye gittiğimizi” söyleyip, sonra Kıbrıslı Türkler “artık bizi rahat bırakın” dediğinde, “biz orası için şehit verdik, orayı bırakmayız” demeyi nasıl değerlendiriyoruz?

Ahlaklı ve dürüst davranışlar olarak mı görüyoruz bunu?

Yoksa Batılılar için başka, kendimiz için başka ölçülerimiz mi var?

Hem “emperyalist” Batı’nın ikiyüzlülüğüne bu kadar kızıyorsak neden bu “emperyalistlerin” silahlı gücü olan NATO’ya üyeyiz, neden bu emperyalistlerin “kulübü” olan Avrupa Birliği’ne girmeye çalışıyoruz?

Niye siz de “darbeci” generaller gibi bu örgütlerden çıkmamızı önermiyorsunuz?

Petrol meselesine gelince…

Kaddafi bugüne kadar petrolünü Batı’ya satmıyor muydu?

Kırk yıl boyunca Kaddafi’den sadece petrol değil, çıkan haberlerden anlaşıldığı kadarıyla para da alan Batılılar, şimdi neden “petrol” için Kaddafi’ye saldırsınlar?

Kaddafi onlardan para ve petrol mü sakındı?

Yoksa aslında bunlar “laf” da, biz hangi görüşten ve inançtan olursak olalım içimize mıh gibi yerleşen “Kemalist ideolojinin” bağımsızlık anlayışı zedelendiği için mi öfkeleniyoruz?

Geçen gün gazetenin sabah toplantısında da tartıştık, gazetenin neredeyse yarıdan fazlası bu “operasyona” karşı ve bunu öfkeyle dile getiriyor.

Bu tartışmada çok fazla taraftar bulamayacağımı biliyorum ama kabul edin ki “taraftar bulmak” için yazı yazmak da ciddi bir ahlaksızlık ve ikiyüzlülük olur.

Ben, Türkiye de dahil hiçbir devletin ve devlet yöneticisinin “bağımsız” olmasını istemem, bütün toplumlar birbirine “bağımlı” olsun ve devletlerin kendi halkına zulmetme özgürlüğü bitsin isterim.

Önce, bu operasyona karşı çıkan Kürtlere sorayım.

Kaddafi gibi bir deli Türkiye’de iktidara gelse ve uçaklarıyla, tanklarıyla, toplarıyla Diyarbakır’a Kürtleri yok etmek için yürüse, birileri buna müdahale etsin istemez misiniz?

Dindarlara sorayım.

Kaddafi gibi biri “laikçi” bir darbe gerçekleştirse ve dindarları stadyumlara doldurup öldürtmek üzere planlar yapsa, birileri buna müdahale etsin istemez misiniz?

Kemalistlere sorayım.

Kaddafi gibi biri “şeriatçı” bir darbe gerçekleştirse ve “modern” bir hayat sürenleri temizlemeye kalksa, birileri buna müdahale etsin istemez misiniz?

Böyle bir müdahaleyi “emperyalist” bir saldırı olarak mı görürsünüz?

Yoksa büyük bir katliamdan kurtulan Bingazi halkı gibi sevinir misiniz?

Bingazi kapılarına dayanan Kaddafi oradaki isyancıları öldürseydi ne hissedecektiniz?

Mübarek, Tahrir meydanında toplananları uçaklarla bombalatsaydı, kimsenin karışmamasını mı tercih ederdiniz?

Niye “hep diktatörleri ahlaksız ve ikiyüzlü Batı durduruyor” diye sorarsanız, ben de size “niye diktatörleri ahlaklı ve dürüst Doğu hiç durdurmuyor” diye sorarım.

“Gazze’ye niye müdahale etmediler” derseniz, “oradaki gerçekten ikiyüzlü yaklaşımları ve hataları devam etsin mi istiyorsunuz” derim.

Ruanda’da, Gazze’de, Bosna’da, Libya’da öldürülenleri katilleriyle baş başa mı bırakmalıyız?

Ölenler ve öldürenler varsa, “ahlaklı ve dürüst insanlar” için onların “dini, ırkı, inancı” önemli olmamalı.

“Gazze’ye niye müdahale etmedi de Bingazi’ye müdahale ediyor” diyenler, “niye Gazze’deki çocuk için üzülüyorum da, Bingazi’deki çocuk için üzülmüyorum” diye de sormalı?

Ben diktatörlerden ve zalimlerden nefret ederim.

Dünyanın onları durdurmasını isterim.

Batı “ikiyüzlü ve ahlaksız” davranıp bazı diktatörleri durdurup, bazılarını durdurmuyorsa, “durdurduklarının” değil “durdurmadıklarının” hesabını sorarım.

Benim Kaddafi’nin yanında ya da karşısında olmam, Kaddafi için hiçbir fark yaratmaz ama benim için yaratır.

Ben Kaddafi’nin yanında durmam.

Ben ayaklanan Bingazi’lilerden yanayım, onlar zorbalıktan kurtulsun isterim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder