16 Şubat 2013 Cumartesi

Potansiyel Güç



İslam coğrafyasının neresinde bir kan dökülse İslamcı guruplar bunu protesto ettiler. Bu, cemaatlerin ümmet şuuruyla mensuplarını diri tutma gayretiydi. Tabi bu protestolar ateşli konuşmalar yapan şuurlu(!) hatipler oluşturdu. Bin bir türlüsünü dinlemiş olduğum bu tip hutbelerde bir hususa alışamadım. Yıllar önce Hama’da tecavüze uğramış bir hanımın mektubunu okuyan hoca(!) bize dönüp “Bu tecavüzlerin nedeni sizsiniz ve Allah hesabını sizden soracak.” deyince elim ayağım boşalmıştı. Gençliğin verdiği toylukla bu tecavüzün sorumluluğunu üstlenmiş ve ataletimden dolayı kendimi münafıklıkla suçlamıştım. Her katliamın suçlusu olarak bizi gösterirken çözüm önermeyen vaazların marifetiyle sinip kalmıştım. Geçenlerde bir imamın “Siz müminciksiniz.” hakaretine tam itiraz edecekken, gençlerin buna hak vermesi içimi acıttı...
Rasulullah (sav) ile sahabe arasında böylesine suçlanıp kişiyi yerin dibine geçiren diyaloglar yoktur. Birine kızdığında onu incitmemek ya da kaybetmemek adına isim vermeden ortaya konuşurdu. O, kardeşlerine daima ümitvar bir şekilde seslenir ve onlara değer verirdi. Birçok kişisel hata sonucunda büyük kayıplar yaşanmasına rağmen suçlu aramaz ve insanları değersiz gösteren, ümitsiz kılan vaazlardan uzak dururdu. Kur’an’ı okuyanlar bilirler ki insanların ümitlerini kırıp onları değersiz gösteren sözler şeytana ve ona uyup sapmış olanlara aittir.
“Ey Peygamber! İnananları, kavgada ölüm korkusunu alt etmeleri yönünde yüreklendir. Sizden zor durumlara göğüs germesini bilen yirmi kişi çıkarsa, bunlar iki yüz kişiye galip gelebilir; sizden böyle yüz kişi çıkarsa, hakkı inkâra kalkışanlardan bin kişiye galip gelebilir; çünkü onlar bunu kavrayamayan bir güruhturlar.” (Enfal / 65)
Yukarıda 20 Müslüman’ın 200 düşmana bedel olacağından bahseden ayette insanın vahyin gösterdiği yolda kardeşleriyle hareket etmesiyle normal gücünün üzerine çıkacağını müjdeler. Buna potansiyel güç denir. Ve özel bir insan tipi aramadan, sıradan insanların vahiyle, iyilikte, yardımlaşmada, varlığını paylaşmada, direnişte ve türlü kötülüğü engelleyip yok etme çabasında cem olduklarında sınırlarının üzerine çıkacakları müjdesi hepimizi ümitlendirmelidir.
Siz de kesintisiz Salih amelleriyle günden güne potansiyelini arttıran mümin kimselerin yaptıklarına hayret etmişsinizdir. Mesela mümin bir ağabeyim depremde tüm ailesini, annesini ve yeğenini kaybetmişti. Bunun üzerinden az bir zaman sonra geçirdiği trafik kazasında tek gözünü kaybetmesinin yanı sıra vücudunda kırılmadık kemik kalmamıştı. Ama o imanıyla direndi. Önce ayağa kalktı. Sonra evlenip çocuk sahibi oldu. Şu anda Allah’ın yolunda davet ediyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün… Ama bu örneği verilen sâlih insanların kişisel takvasının daha da ötesinde sahabe, beraberliklerin takvasıyla potansiyel gücün zirvesine ulaşmıştır. Fakat ne yazık ki günümüzde birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek terk edilince takva kişiselliğe mahkûm edildi. Bunda gelenekten gelen ve ters motivasyonla ayağa kaldırmak diye bilinen “Bizden adam olmaz” söylemiyle değersizleştirip ümitsizleştiren vaazların da etkisi vardır…
Dikkat ederseniz bugün mümin olma iddiasında bulunan kişilerin bir kısmı vahiy esaslı beraberlikler yerine ulu zatlara sığınmayı tercih etmekteler. Zira çocukluktan itibaren adam yerine konulmadığından kendine güvenmeyen ve okulda gördükleri rekabete dayalı eğitimle yalnızlaşmış, Kur’ani beraberliklerin eriştireceği potansiyel güçten habersiz bu insanların yapacağı ancak budur. Diğerleriyse bütün güçleriyle, paralarını arttırmak, makam sahibi olmak veya bilgisiyle en yüksek rütbeden anılmak için ömürlerini heba ediyorlar. Ama sinip kalanların da, dünyevileşenlerin de kalpleri mutmain olamıyor. Çabalara rağmen kimselere yaranamayınca psikologların terapi koltuklarına veya derin nefesli cinekologlara muhtaç kalıyorlar.
Hâlbuki kim ne derse desin iman iddiasında iseniz bu Allah’ın size hidayet ettiğini gösterir. Yani Allah tarafından seçilmişsinizdir. Sonra siz yapayalnız değilsiniz. Zira bütün hayatıyla örnek olan Rasulullah (sav) sizin önder olarak gönderilmiştir. Sizin gibi iman ettiği iddiasındaki her erkek ve kadın sizin kardeşinizdir. Böylece dünyadaki en büyük ailenin bir ferdi kılınmışsınızdır. İftihar edilecek bir doğru yol sizin gayretinizi arttırmalıdır. Bu yolda çekeceğiniz bütün eziyetler dünya hayatıyla sınırlandırılmıştır. Gelecekte Allah’ın bütün seçkin kullarıyla beraber olacağınız cennet ise sizi bekliyor. Yani cennetle müjdelendiniz.
Ama tabi ki nasıl yüksek kazanca sahip olmak için ekipler kurup ekonomik krizlere sabrediyorsak Salih amelleri de mümin kardeşlerinizle beraber yapmayı denemeli ve zorluklara karşı direnmeliyiz.. Tabii sizi motive(!) etmek için değersizleştiren ve ümitlerinizi kıran bütün şeytani propagandalara beraberce tepki koymayı ihmal etmeksizin…
 “Bu, ne zaman bir günah işleseler, hemen tövbe ve pişmanlık içinde Rablerine yönelen kimselerin (bahtiyarlığıdır); O'na (yürekten) kulluk edenlerin; O'nu (coşkuyla) övenlerin ve (O'nun hoşnutluğunu) aramaya durmaksızın devam edenlerin ve (O'nun önünde) rükû edenlerin, O'nun önünde hürmet ve tazimle secde edenlerin; doğru ve güzel olanın yapılmasını önerip, eğri ve kötü olanın yapılmasına engel olanların ve Allah’ın koyduğu sınırları gözetenlerin (bahtiyarlığı). Öyleyse, (ey Peygamber, Allah’ın bu vaadiyle) bütün müminleri müjdele…” (Tevbe / 112 )
                                                                                                 Şevket HÜNER / 11.02.2013

İrfan'ın Yorumu:
Kontrolsüz güç güç değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder