17 Haziran 2013 Pazartesi

İstanbul'da Bir "Cehennem"

Kitabın Adı : Cehennem
Yayınevi: Altın Kitaplar
Yazarı: Dan Brown
Kitabı Bitiriş Tarihi: 15 Haziran 2013 / Cumartesi


Kitap İle İlgili Bir Alıntı
Eğer anlattığım zorlukları hiç tahayyül etmemiş ve hiç tahammül etmeyecek insanları biraz olsun caydırabildiysem Allah benden razı olsun. İnsanlar kaldıramayacakları yüklerin altına girmemeli, çünkü tırtlayıp gerisin geri çıktıklarında olan diğerlerine oluyor öncelikle..." (Sh. 19)
Da Vinci Şifresi ile yer yerinden oynamıştı ve bir anda Hristiyan dünyasının tepkisini üzerinde toplamıştı. Bilimsel araştırmalar, dini gerçekler ile birlikte gizemli bir polisiye gerilim hikayesi oluşturan yazar daha sonra Melekler ve Şeytanlar ve Kayıp Sembol ile bu başarısı devam ettirdi.

Şimdi son eseri olan Cehennem romanı ile kendine ait tarzına devam ediyor ve bu kez Hristiyan dünyasındaki İnferno yani Cehennem kavramına el atıyor.

Dan Brown’un eserlerini bu kadar mükemmel kılan unsur ise hikayelerini yoğun araştırmalar sonrasında gerçek olaylardan kurgulaması. Dini öğeleri araştırarak gizemli gerçeklere ulaşan ve bunlardan gizemli hikayeler oluşturan yazar Vatikan tarafından kara listeye alındı bile.

Son eseri olan Cehennem ile yine büyük ses getirmesi bekleniyor ve kitap daha satışa çıkmadan ön siparişler ile birlikte en çok satanlar listesine girdi bile.

Cehennem - Dan Brown

Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon Cehennem romanında gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan Langdon kendini bir anda başından vurulmuş, son 48 saat içinde hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor. Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi karşısında bulan Langdon kendi ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının peşine düşüyor.

Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera İtalya’nın diğer büğülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.

Dan Brown’un Cehennem romanı okurlarını yine mükemmel bir maceranın içinde sürüklüyor. Kitapta yine tarihi öğeler, gizemli sırlar ve en güzeli ise İstanbul’un tarihi köşeleri var. Yerebatan Sarayı, Ayasofya ve Kapalı Çarşı kitapta geçen yerler ve yazar gerçekten buraları mükemmel anlatmış. Görünen o ki yine mükemmel bir film Türkiye’de çekilecek.

İrfan'ın yorumu
Kitabın hikayesinde İstanbul'un olması ayrı bir güzellik tabi. Özellikle bildiğiniz yerlerin kitapta zikredilmesi ve onun da güzel bir kurgu ile anlatılması dikkat çekici. Kitabın ayrıca hafıza kaybına uğrayan kahramanının güvenlik kameralarının çektiği bir görüntüyü izlediği bölüm gerçekten güzel kurgulanmış.
Bununla birlikte Dan Brown'un kitaplarının en güzel yanı hiç şüphesiz gerçek mekanlar, yerler, ikonlar, bilgilerden esinlenmesi. Sanki bu gerçeklik iyi bir filtre gibi kullanılmış. Photoshop kullananlar bilirler, asıl bir objeniz vardır, bu objenizi farklı filtrelerden geçirirsiniz. İşte bu farklı filtreler doğru bilgilerden oluşuyor. Örneğin kitapta karantina kelimesinin Venedik'de meydana çıkan veba salgını ile birebir alakalı bir kelime olduğunu kitapta öğrenebilir, İstanbul'dan yıllar önce kaçırılan at heykelleri ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.
Ama...
Evet yine ama diyorum bu kitapla ilgili. Yine istediğim performansı bulamadım. Yine bu kitap "vay be ne kitaptı" dedirtecek bir kitaptan uzak maalesef. Buna rağmen okurken zevk alacağınızı tahmin ediyorum.
Özellikle İstanbul yerebatan sarnıcını daha önce ziyaret etmiş iseniz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder