Kitabın Adı: İslam Öncesi Cahiliye ve Günümüzde Din Gerçeği
Yayınevi: İhtar Yayınları
Yazarı: Haşimi Rafsancani
Kitabı Bitiriş Tarihi: 22
Ocak 2017 Saat: 20.01 / İstanbul
İrfan'ın Notu:
İran'ın siyaset adamı Haşimi
Rafsancani birkaç gün önce Rabbine hesap vermek üzere dünya yolculuğunu terk
etti. Kendisinin İran devriminden sonra Türkiye'li müslümanların okuması için
yazdığı bir eser elime geçti. Ne diyor bu adam diye okuma ihtiyacı hissettim.
Kendisi İslam öncesi cahiliye döneminde yeryüzünün belli başlı ülkelerindeki
cahili yaşayışları ele almış. Japonya, Çin, Hindistan, İran, Arap Yarımadası
vs.
O zamanın cahiliyesini
"bu çok kötü bir cahiye" diye anlata anlata bitirememiş. Ama şu son
yıllarda İran'ın Suriye'li müslümanlar üzerindeki etkisini ve cahili bakış
tarzı sonucu ümmetten uzaklaşması ile ilgili herhangi bir kitabını ya da
demecini göremedik.
İran'daki bu kadar müslümanın
kanında onun da ne kadar payı var artık Rabbine verecek hesabını...
Biz de kendisini Rabbimize havale
ediyoruz. O ne yapacağını en iyi bilendir.
Kitap'tan Bazı Alıntılar
"Peygamberlerin bu
insanlığın onurunu yüceltmek, onları kula kulluktan kurtarıp, sadece Allah'a
kul yapmak gibi önemli görevleri olmuştur. Peygamberlerin yolundan giden
alimler, aydınlar ve sorumluluk sahibi müslümanlar da yaşadıkları toplumlarda
insanları cağdaş firavunların, nemrutların, emperyalistlerin tahakkümünden
kurtarmak için mücadele etmelidirler." (sayfa 7)
Bu kitabın önsözündeki bir
paragraf... Acaba kitabın önsözünü yazan şahıs Suriye'yi gördükten sonra
bugünkü İran için ne düşünür?
"Miladi VII. asrın
başlarında İran'ı ziyaret etmiş olan Çin asıllı gezgin Hevan Tisank şöyle der:
İranlıların evliliği çok karışık ve düzensizdir.
Örtünme geleneği, elit
tabakanın hanımları arasında yoğunlukla revaçtaydı. Fakat işçi ve çalışmak
zorunda olan alt tabakaya mensup kişilerin hanımları, örtünmeksizin erkeklere
katılır onlarla içiçe yaşardı ve İran'ın elit tabakası kadınlarının örtünme
geleneği müslümanlara geçti." (sayfa, 60)
Bu mudur yani. Örtünme
geleneği İran'lı elitlere aitmiş de (doğru olabilir tabi bu örtünme ile ilgili
tesbiti) oradan da müslümanlara geçmişmiş de... Yemezler...
"Manu şöyle diyor:
Kadın, şerefsizliğin ve alçak bir hayatın kaynağıdır. Kadından sakın. Vefalı
kadının, kocasına, tanrıya hizmet ediyormuş gibi hizmette bulunması gerekir.
Kadın, hayatı boyunca, babasının, kocasının ya da oğlunun egemenliği altında
olmak zorundadır. Kadın, kocasına ezilip büzülerek, tanrım, efendim, beyim gibi
kelimelerle hitap etmelidir. Uykuya yatmadan önce ayaklarını öpmelidir.
Kocasının emirlerini yapmayan, ona gereken saygıyı göstermeyen kadın, hayatının
geriye kalan kısmını çakal şekline girerek geçirir." (sayfa, 120)
Cahiliye döneminin kadına
bakış açılarından bir alıntı.
İlginçtir yazar bütün
toplumların cahiliyesini anlattığında kadın faktörünün hemen hemen hepsinde
aynı aşağılık varlık derekesinde olduğunu belirtmektedir.
Rabbime şükürler olsun kadını
olması gereken onurlu yerine koyduğu için.
"Tüccarlar ve kazanç
sahipleri, sosyal konumları açısından en alt tabakada bulunuyorlardı. Ancak
mali ve iktisadi durumları, çiftçiler ve işçilerden daha iyi bir durumdaydı.
Özellikle kuyumcular ve faizciler, halkın ihtiyaçlarını suistimal ederek
yaklaşık % 36 oranında ağır faizler alarak çok büyük servetler elde
ediyorlardı. Bu yüzden halkın şiddetli nefretini, kızgınlığını üzerlerine
çekiyorlardı. "Büyük hırsızlar kuyumculuk yaparlar" sözü, eski bir
Çin atasözüdür." (sayfa, 133)
Bu satırları okuduğumda ilk
önce zihnime yahudiler geldi.