Kitabın Adı: İnsanı Tanıma Sanatı
Yayınevi: Tur Yayınları
Yazarı: Alfred Adler
Kitabı Bitiriş Tarihi: 31
Aralık 2016 / Cumartesi 22.04 / İstanbul
İrfan'ın Notu:
"İnsanı tanıma sanatının
gereği gibi üstesinden gelemeyişimizin en büyük sakıncalarından biri de,
hemcinslerimizle bir arada yaşamayı pek beceremememizdir. insanların
birbirlerini görmeden birbirleri önünden geçip gitmeleri, ne söylediklerini
anlamadan birbirleriyle konuşmaları, birbirlerinin karşısında yabancı gibi
dikildiklerinden aralarında bir türlü ilişki kuramayışları, yalnız geniş bir
toplum içinde değil, pek dar bir aile çevresinde bile bunu başaramayışları sık
sık üzerinde durulan önemli bir noktadır. çocuklarını anlamayan anne ve
babaların, beri yandan anne ve babaları tarafından kendilerini anlaşılmamış
gören çocukların yakınmalarından daha sık karşılaştığımız bir başka yakınma
gösterilemez...."
Kitabı okuduğunuzda -ki biraz
sıkıcı gelebilir, uyarayım- yazarın insan ilişkilerindeki sorunların temelini
çocuklukta aranmasını salık verip, bu noktada ebeveynlerin onlara karşı
tutumunda ve ilk eğitim kurumlarına bizi yönlendirmesinin öncelikli etkilerine
dem vuruyor. Bunlarla ilgili çarpıcı örnekler de sunuyor.
Fakat yazar din olgusunun
insan ilişkilerinde sanki hiç yokmuş ve problemlerin ana etkilerinden birisinin
de din olduğunu satır aralarında sunması insanı tedirgin etmiyor değil. Belki
kendi toplumunun o ortaçağ bataklığındaki din algısını bize örnek olarak
sunabilir ama böylesine uzman bir adamın din olarak sadece kendi hristiyan din
algısından bahsetmesi açıkçası banal kaçmış.
Oysa İslami referanslara, Hz.
Peygamber'in yaşamına ve toplumsal ilişkilerdeki çözüm yollarına baksa belki
bazı görüşleri değişebilir...
Buna rağmen gözlemci bir
yapıya sahip olan yazarımız konuları derli toplu izah etmesi ve çözüm için
diplere giderken yol gösterici tekliflerde de bulunması, bu tekliflerin yabana
atılır da olmaması okuyucunun dikkatini çekebilir.
Dediğim gibi biraz ağır psikolojik
okuma sizleri bekliyor...
Kitap ile ilgili İrfan'ın notları
"Bir ferdin hayatının
gayesini belirleyen şey, aşağılık, yetersizlik ve güvensizlik duygusudur."
(sayfa, 76)
"Erkek, kendi
üstünlüğünü yalnızca tabii bir durum olarak kabul edecek şekilde haklı göstermekle
kalmamış, aynı zamanda bu üstünlüğün kadınların aşağı bir seviyede olmasından
ileri geldiğini de iddia etmiştir. Kadınların aşağı bir seviyede olduğu görüşü
o kadar yaygındır ki, bütün ırklarda rastlanılan ortak bir özellik olarak
karşımıza çıkmaktadır." (sayfa, 137)
"Bir latin yazarı şöyle
diyor: Kadın, erkeğin yüzkarasıdır." (sayfa, 137)
Bu ve buna benzer notlar
kitapta bol bir şekilde görülecektir....
Alfred Adler Hakkında:
https://tr.wikiquote.org/wiki/Alfred_Adler
Bu internet sitesinde epey
bir malumat da mevcut
Bu da onunla ilgili bir not:
Çağdaş psikolojinin üç büyük
devinden biri ve bireysel psikoloji ekolünün kurucusu, Avusturyalı psikiyatr
Alfred Adler, "İnsanı Tanıma Sanatı"yla, geniş bir okur kitlesine
yöneliyor. Adler'in, bu yüzyılın başında, insanın ruhsal-fiziksel varlığına ve
yaşamdaki sorunlarına ilişkin yaptığı saptamalar, aradan geçen bunca yıla
karşın değerinden hiçbir şey yitirmeden anlalılığını ve yol göstericilik
işlevini koruyor. Adler'in bir dizi konferansından doğan bu yapıtın başlıca
ödevi, toplum içerisindeki etkinliğimizin içerdiği kusurları, bireylerin hatalı
davranışlarından yola koyularak anlamak, sözkonusu hataları göz önüne sermek ve
bireylerin toplum yaşamına daha iyi uyumlarını sağlamak şeklinde karşımıza
çıkıyor. Yapıt öte yandan, bireysel psikolojinin en temel ilkelerini ve insanı
tanımada bunların taşıdığı değeri, ortak yaşamda ve kişinin kendi yaşamını
kurmadaki önemini açıklamak amacı taşıyor. Adler, yaşamın, çağımızda pek de
göremediğimiz anlamını, gerçekten de bir sanatçı gibi ince ince işleyerek
ortaya koyuyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder