25 Ocak 2017 Çarşamba

Sen Kendi Cahiliyene Bak: İslam Öncesi Cahiliye ve Günümüzde Din Gerçeği

Kitabın Adı: İslam Öncesi Cahiliye ve Günümüzde Din Gerçeği
Yayınevi: İhtar Yayınları
Yazarı: Haşimi Rafsancani
Kitabı Bitiriş Tarihi:          22 Ocak 2017 Saat: 20.01 / İstanbul

İrfan'ın Notu:
İran'ın siyaset adamı Haşimi Rafsancani birkaç gün önce Rabbine hesap vermek üzere dünya yolculuğunu terk etti. Kendisinin İran devriminden sonra Türkiye'li müslümanların okuması için yazdığı bir eser elime geçti. Ne diyor bu adam diye okuma ihtiyacı hissettim. Kendisi İslam öncesi cahiliye döneminde yeryüzünün belli başlı ülkelerindeki cahili yaşayışları ele almış. Japonya, Çin, Hindistan, İran, Arap Yarımadası vs.

O zamanın cahiliyesini "bu çok kötü bir cahiye" diye anlata anlata bitirememiş. Ama şu son yıllarda İran'ın Suriye'li müslümanlar üzerindeki etkisini ve cahili bakış tarzı sonucu ümmetten uzaklaşması ile ilgili herhangi bir kitabını ya da demecini göremedik.
İran'daki bu kadar müslümanın kanında onun da ne kadar payı var artık Rabbine verecek hesabını...
Biz de kendisini Rabbimize havale ediyoruz. O ne yapacağını en iyi bilendir.

Kitap'tan Bazı Alıntılar
"Peygamberlerin bu insanlığın onurunu yüceltmek, onları kula kulluktan kurtarıp, sadece Allah'a kul yapmak gibi önemli görevleri olmuştur. Peygamberlerin yolundan giden alimler, aydınlar ve sorumluluk sahibi müslümanlar da yaşadıkları toplumlarda insanları cağdaş firavunların, nemrutların, emperyalistlerin tahakkümünden kurtarmak için mücadele etmelidirler." (sayfa 7)

Bu kitabın önsözündeki bir paragraf... Acaba kitabın önsözünü yazan şahıs Suriye'yi gördükten sonra bugünkü İran için ne düşünür?

"Miladi VII. asrın başlarında İran'ı ziyaret etmiş olan Çin asıllı gezgin Hevan Tisank şöyle der: İranlıların evliliği çok karışık ve düzensizdir.
Örtünme geleneği, elit tabakanın hanımları arasında yoğunlukla revaçtaydı. Fakat işçi ve çalışmak zorunda olan alt tabakaya mensup kişilerin hanımları, örtünmeksizin erkeklere katılır onlarla içiçe yaşardı ve İran'ın elit tabakası kadınlarının örtünme geleneği müslümanlara geçti." (sayfa, 60)

Bu mudur yani. Örtünme geleneği İran'lı elitlere aitmiş de (doğru olabilir tabi bu örtünme ile ilgili tesbiti) oradan da müslümanlara geçmişmiş de... Yemezler...

"Manu şöyle diyor: Kadın, şerefsizliğin ve alçak bir hayatın kaynağıdır. Kadından sakın. Vefalı kadının, kocasına, tanrıya hizmet ediyormuş gibi hizmette bulunması gerekir. Kadın, hayatı boyunca, babasının, kocasının ya da oğlunun egemenliği altında olmak zorundadır. Kadın, kocasına ezilip büzülerek, tanrım, efendim, beyim gibi kelimelerle hitap etmelidir. Uykuya yatmadan önce ayaklarını öpmelidir. Kocasının emirlerini yapmayan, ona gereken saygıyı göstermeyen kadın, hayatının geriye kalan kısmını çakal şekline girerek geçirir." (sayfa, 120)

Cahiliye döneminin kadına bakış açılarından bir alıntı.
İlginçtir yazar bütün toplumların cahiliyesini anlattığında kadın faktörünün hemen hemen hepsinde aynı aşağılık varlık derekesinde olduğunu belirtmektedir.
Rabbime şükürler olsun kadını olması gereken onurlu yerine koyduğu için.

"Tüccarlar ve kazanç sahipleri, sosyal konumları açısından en alt tabakada bulunuyorlardı. Ancak mali ve iktisadi durumları, çiftçiler ve işçilerden daha iyi bir durumdaydı. Özellikle kuyumcular ve faizciler, halkın ihtiyaçlarını suistimal ederek yaklaşık % 36 oranında ağır faizler alarak çok büyük servetler elde ediyorlardı. Bu yüzden halkın şiddetli nefretini, kızgınlığını üzerlerine çekiyorlardı. "Büyük hırsızlar kuyumculuk yaparlar" sözü, eski bir Çin atasözüdür." (sayfa, 133)


Bu satırları okuduğumda ilk önce zihnime yahudiler geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder