Yayınevi: Yakın Plan Yayınları
Yazarı: Şamil Tayyar
Kitabı Bitiriş Tarihi: 22
Ocak 2017 Saat: 14.35 / İstanbul
İrfan'ın Notu:
Şamil Tayyar'ın birkaç
kitabını okudum. Gazeteci kimliğinin yanında şu an milletvekili olarak hayatını
sürdürmekte. Enteresan tesbitleri var. Dikkate alınması gereken bir yazar
izlenimi uyandırıyor. Açıkçası ben de onu takip etmeye çalışıyorum. Kendisinin
AK Parti milletvekili olması inandığı doğruları söylemesine engel teşkil
etmediği izlenimi uyandırıyor. Çünkü 15 Temmuz kalkışmasından önce uyarılarına
ben de şahit olmuş, tüm Türkiye gibi kimsenin darbe yapabileceği aklına
gelmemişti. Ama yazarımız hem televizyonda hem de birçok yerde bu tehlikeyi
anlatmaya çalışmıştı. Bizatihi Tayyib Baba'ya da bunları anlattığı kendi
yazdıkları ile bilinmiş oluyor. Katıldığınız ya da katılmadığınız yerler
olabilir. Yandaş gözüyle de belki bakabilirsiniz. Bende Antepli olması ayrı bir
negatiflik uyandırmıyor değil ama yine de kayıtsız kalmamanızda fayda var
derim..
Kitap'tan Bazı Alıntılar
“[Hakan] Fidan gergindi. Mit
yerleşkesine girdiğinde akşam ezanı henüz yeni okunmuştu. Görmez Hoca'dan
namazı kıldırmasını rica etti. O esnada bir MİT görevlisi telaşla namaz kılınan
salona geldi...." (sayfa, 39)
Bu sayede Laik Demokratik
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli kurumlarından birisinin müsteşarının
namaz kıldığı bilgisi de netleşmiş oluyor. İşin ilginç tarafı internette arama
yaptığınızda Hakan Fidan'ın umrede (hac da olabilir) çekilmiş bir fotoğrafının
fetöcüler tarafından imalı bir şekilde el bağlama şeklinden yola çıkarak onun
İrancı olarak yaftalanması çabalarında….
"Oysa Ak Parti'nin
Meclisten geçirdiği, 12 Eylül 2010 referandumuyla kabul edilerek yürürlüğe
giren Anayasa değişikliğiyle Genelkurmay Başkanı'nın Yüce Divanda
yargılanmasını hükme bağlamıştı. Ama olmadı.
Darbecilik görev suçu
değildir, Yüce Divanda yargılama sadece görev suçlarını kapsar, denilerek hukuk
çiğnenmişti ...
Paralel yapı Başbuğ modelini,
Fidan için de uygulamak istedi. Devamında sıra Erdoğan'daydı. Erdoğan
"terör örgütü lideri" olmak suçlamasıyla yargı önüne çıkarılacak, 27
Mayıs ve 12 Eylül örneğinde olduğu gibi tutuklanıp cezaevine konulacaktı."
(sayfa 155)
"Beyin Kontrolü: Örgüt
liderinin çok eski yıllara dayanan fantezisidir. Fertlerin zihni
şartlandırmayla örgüte daha bağlı hale geleceğini düşünen [Fetullah] Gülen, bu
görüşünü (Küçük Dünyam 12 Mart 1992) açıkça belirtmiştir: Vesveseye esas teşkil
edecek hususların doğmaması için, çok iyi beyin yıkamanın lüzumuna inanıyorum.
Baştan vesvese hiç doğmamalı. Veya doğarken hemen ölmeli. Bu mevzuda insanlar
şartlandırılmalı. İman şartlandırma demek değildir. Fakat imandan sonra bu
şartlandırma mutlaka yapılmalıdır. Fertler, inanca ters olan düşüncelere zerre
kadar dahi ihtimal vermemelidir. Her fert böyle şartlandırılmalıdır. Ve ben
bunun lüzumuna inanıyorum." (sayfa 252)
"Örgütün gayrihukuki
yollardan ulaştığı bilgiler Truecyrpt isimli şifreleme programları ile
dosyalanarak saklanmaktadır. Bu ticari bir program olup şifresinin çözülmesi
zordur." (sayfa 269)
Bu tür programın çözülmesi
zordur diyor sevgili yazar ve ümitvar olduğunu belirtiyor. Ben de buradan yorum
yapmıyorum tabi ki...
Tanıtım Bülteninden:
Türk milletini yüzyıllardır
aşikâr düşmanlıklarla yıpratmaya çalışanların yeni oyunu belliydi: Bizi kendi
değerlerimizi benimsemiş gibi görünenlerle, bizi bizimle aynı ruhu
taşıyormuşçasına davrananlarla vurmayı deneyeceklerdi. Öyle sabırla işleyecekti
ki bu plan belki başka asırlara sarkacaktı ihanetleri. Hırsları büyüktü,
emelleri de... Tek bir gücün yekdiğeriyle de savaşı değildi bu. Belki içte
devlet savaşıydı ama dışta gizli güçlerin mücadelesine ve alternatif bir Papa
önderliğinde yeni bir dünya düzeni kurma stratejisine dayalı büyük bir
komploydu. 15 Temmuz uluslararası çapta gizli hainliklerle devletin tüm
birimlerine, kurumlarına sızmış kimselerin ifşa edildiği bir milat oldu. Yeni
bir Millî Mücadelenin ilk adımı millet tarafından atıldı. Cemaatten terör
örgütü olmaya devşirilen bir süreçte tüm gerçek emeller ortaya serildi. Şamil
Tayyar "Devlet Savaşı"nda 15 Temmuz öncesindeki hesaplaşmaları, o
gece yaşananları, gündemi sarsacak bilgilerle ve tutuklanan komutanların
savcılığa verdikleri ifadeleriyle gün yüzüne çıkarıyor. Yeni süreçte farklı
grupların ele geçirmeye çalışacağı devlet mekanizması üzerindeki gizli planları
deşifre ediyor. Milli Derin Devlet olgusunun tartışılmaya açıldığı bugünlerde
iktidarı ele geçirmek için fırsat kollayan illegal yapıların anlatıldığı bu
kitap, darbeler tarihi için bir referans özelliği taşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder