2 Kasım 2011 Çarşamba

Ne Olacak Bu Hukuk Sisteminin Hâli? N.Ç. Zulmü


12 yaşındaydı...
Belki küçücük oyuncak bebekleri vardı, belki de hiçbir şeyi yoktu.
Kendi akranları ile evcilik oyunu bile oynamıştı, kimbilir...
Evcilik oynadığı küçük kız arkadaşlarının içerisinde erkek cinsi olmadığı için kız arkadaşlarından erkek seçmişlerdi kim bilir?
Birisi baba olmuştu, birisi abi...

Daha erkek cinsinin ne olduğunu, nasıl özelliklere sahip olduğunu kestiremiyordu. Ailesinden babasını görmüştü (belki başını okşayan), abisini görmüştü (belki varsa, onu koruyup kollayan), amcasını, dayısını görmüştü (belki)... Ama bu gördükleri hep iyi insanlardı, amcaydı çünkü, dayıydı, abiydi, babaydı bu erkekler...

Sonra bir kadın peydah oldu, nerden nasıl olduğunu anlayamadığı. Para karşılığında bir şeyler olmasını istiyordu. Ne olmasını da bilmiyordu ki N.Ç. Ne olmasını ummadığı gibi...
Belki bu paranın ne olduğunu da bilmiyordu. O kadın (ALÇAK) insanlıktan nasibini almamış birisi olduğunu nerden bilsin ki...

Bundan sonra kelimeleri nasıl seçeyim bilmiyorum. Nasıl  vurgulu hale getireyim ki içimdeki öfkeyi hissettireyim... Kırmızı ile mi yazayım, büyük harfle mi belirteyim ne yapayım?
Ama o kadın ne yaptı? O kadınlar? Haberlerde iki kadın diyor çünkü...

33 erkek...
12 yaşında bir çocuk...
para karşılığı...
Sex...

Erkek, çocuk, para, sex yanyana geldiğinde cümle kurulamaz ki bunlardan. Bunlardan cümle kurulamazken içlerinde asker (ERKEK), memur (ERKEK), korucu (ERKEK), muhtar (ERKEK), diğer devlet görevlileri (ERKEKLER)... Bunlar nasıl bir araya gelebilir, nasıl olabilir?
Hayalleri olan, umutları olan, sevinçleri, hüzünleri olan küçücük bir kız çocuğuna ne yaptınız siz öyle? Nasıl kıydınız? Nasıl insanlığınızı kaybettiniz? Nasıl, nasıl?

Demek ki ülkemizde devlet görevlilerinin içinde de böyle vahşiler, insan kılıklı hayvanlar bulunuyormuş...
Ne olduysa küçük kızımız devletin adaletine ulaşmayı başardı. ADALETİNE...
Sonucu bugün gazetelerde okuyabilirsiniz.


Ama ibret olması açısından Ömer Çelik'in isyanını buraya alalım: "Tecavüze uğrayan 13 yaşındaki çocuğun, tecavüzcülerinin aklanmasına 'yargı kararı' denemez. Bu aklama insanlık suçudur. İnsanlıkla bağdaşamaz! Böyle karar verenler, yüce millet adına yetki kullanamazlar. Ahlaktan, erdemden ve insanlıktan boşanmış yargı kararı olamaz. Yargı, bu kararın altında ebediyyen lekeli kalır. 13 yaşında masum bir çocuğu koruyamayan yargı, neyi korumaya muktedir olabilir?"

Allah'ın hükümleri ile hükmetmeyenlerden adalet beklemek, hem de millet adına hüküm vermek. Bu hükmü verenlerden bir tanesinin bile 12 yaşında kız çocukları yok mu? Acaba o kızlarının başına böyle bir şey gelse ne düşünürler? Adalet dağıtan koltuklarda oturan insanların fıtrattan kaynaklanan zerre kadar vicdanları da mı kalmamış? O zaman bu millet adına karar vermesinler. Bu millet böyle bir kararın altına imza atar mı?

Anayasanın, hukuk sisteminin, ceza sisteminin fıtratların kabul edeceği şekle bürünmesinin vakti gelmedi mi? Peki insan fıtratının ne istediğini bilmiyor musunuz? Yaz-boz tahtasına dönmüş bu çürümüş sistemin komple, topyekün değiştirilip Allah'ın razı olacağı, kulların felah bulacağı, diri diri gömülen N.Ç. olaylarının tekrarlanmayacağı bir sistemi istemek çok mu zor?

Bu millet bu tür olayları da hak etmiyor, bu tür hukuk rezaletlerini de. Topyekün milletin de değişmesinin vakti gelmedi mi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder