Peygamberin
Kuran ile inşa ettiği sahabe İslam öncesi hayatlarına “Cahiliye” derlerdi. Ve Rasulullah
(sav) “imanın lezzetini alanlar” diye
saydığı üç sınıf insandan biri için, “Eski
cahiliye inançlarına dönmekten ateşe atılırmışçasına korkanlar” demiştir. İslam
öncesi cahiliye gibi bizimde hidayete ermeden önceki cahiliye dönemimiz var. Bunun
için kaynağını bilmediğimiz uygulamaları tek tek ayıklamak için Kuran ile doğru
sorular sorup doğru cevapları aramalıyız. Mesela çocuklarımızın hayatı bize
göre şekilleniyor. O hâlde burada hangi sorular sorulmalı? Ya da hangi
cevapların peşine düşülmeli?
Çocuklarımızı yetiştirirken gerçekten Kur’an’ın
emirlerine göre mi hareket ediyoruz? Mesela kızlarımızı tesettüre sokarken,
ya erkek çocuğumuzun tesettürü? “Erkek çocuğun tesettürü olur mu?” diyorsak Nur
suresinin 30. ayetini dikkatle okumamışız demektir.
“Mümin erkeklere söyle; Gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar.
Irzlarını korusunlar. Bu onlar için arındırıcı ve temiz olandır. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.” Bu ayette Allah, insanı yanlış yola götüren
şeylerin nefsi bir bakışın ardından gizlendiğini bildirir. Yani bakışa getirilen
ölçü, ırz terbiyesinin başlangıcını teşkil eder.
“…Henüz kadınların gizli
yerlerinin farkına varmamış erkek çocukları…” (Nur / 31)
Erkek çocuklar
ergenlik çağına varmadan bakışlar temiz ve saftır. Yani fıtri. Öyleyse
oğullarımıza ergen olmadan önce bu konuya Kuran’ın getirdiği ölçülerden
bahsetmeliyiz. Ergenlik denen bu geçiş döneminin kontrollü ve dikkatli
olmasının zarureti, onun hayatının bundan sonraki kısmında temiz ve iffetli
kalmasının başlangıcı olduğu unutulmamalı.
“Onlar mahrem yerlerini (ırzlarını) koruyan
kimselerdir.” (Mearic / 29) ayetindeki
korunmayı biz ve oğullarımızın mahremini koruma şeklinde anlamalıyız. Zira eğitimdeki
öncelik insanın temiz ve iffetli yaşayarak çocuklarına örnek teşkil etmesidir.
“Yalnız eşlerine ve cariyelerine karşı korunmazlar. Çünkü bundan dolayı
kınanmazlar.” (Mearic/ 30) Bu ölçülerin gerekliliğinden bahsederken bunun
insanın fıtratının bir uzantısı olduğunu belirtilmeliyiz. Allah’ın bu işe dikkat
çekmesinin sebeplerini sabırla anlatılmalıyız. Örnek olarak Resul (sav)’e
gelerek “ben zina etmek istiyorum”
diyen gençten bahsetmeliyiz. O (sav) “Başka
bir erkeğin senin annenle, ablanla, halanla, teyzenle zina etmesini ister misin?
Dediğinde, genç ”hayır” der. Bu sefer “Ama senin de zina etmeyi düşündüğün kadın
birisinin annesi, ablası, halası, teyzesi değil mi?” diye sorar. Genç yaptığının yanlışlığını anlar ve kendisini
bağışlaması için Allah’tan af diler.
“Yusuf tam ergenlik çağına gelince
kendisine ilim ve hüküm verdik.” (Yusuf /22 )Bu ayetle de artık bizim sorumluğumuzla
onun sorumluluğunun aynı olduğu ona sezdirmeliyiz. Bununla birlikte ona “Artık
Allah seni ciddiye alıyor ve sana direk sesleniyor, Kur’an’da sana bu konuda
gereken ilmi ve bununla hükmetmeyi öğretiyor” demeliyiz… Tabi ki oğlumuzu adam
yerine koymuyorsak bu uyarı da havada kalacaktır!
Kendisinin karşı cinse hissettiği bu değişik arzularına bir ölçü getirmesinin
anlamının ileride kuracağı ailenin kalitesi ve çocuklarının selameti için gerekli
olduğunu ona söylemeliyiz. Haddini aşıp arzularına teslim olanlar yüzünden
birçok ailenin dağıldığından birçok çocuğun ailesiz ve yalnız olarak çok zor durumda
kaldığından bahsetmeniz önemli. Tabii oğlunuz sizin, eşinizle ve çocuklarınızla
olan ilişkinizden memnun ise!
Mekke’de zina çadırlarının
Kâbe’nin etrafında dolup taştığı, kadınların örtünmediği, kadınlarla evlenmeden
çocuk yaptığı ve çırılçıplak Kâbe’yi tavaf ettikleri bir yerde, Resul (sav) ve sahabenin
bakışlarını ve iffetlerini koruma gayretlerinden bahsedilmeli. Yani Resul ‘emin’
sıfatından başka “ismet ve iffet” sıfatı ile de toplumuna örnekti. Buradan da
anlıyoruz ki gözümüzü ve iffetimizi korumakta zorlandığımız yeri terk
etmektense, kendimiz ve ailemizin iffetine sahip çıkıp toplumumuza Kuranî ölçüleri
taşımak sünnettir.
Peki, kendisi korunurken ortam gereği karşı cinsin aşırı istekleriyle
karşılaşırsa ne yapacak? Bu konuda oğlumuz ile birlikte Yusuf suresinin 22 den
35’e kadar okumalıyız. Burada dikkat etmemiz gereken size soru sormuyorsa konuyla
ilgilenmiyor ya da dikte etmeniz iyi bir sonuç vermiyordur. Bu durumda asıl örnek
sizsinizdir. Sizin karşı cins ile olan ilişkilerinizdeki ölçü, zaman içerisinde
onda ahlak hâline dönüşecektir.
Her çocuk İslam üzere doğduğu
için fıtratındaki hayâsı gereği yüzü kızarır. Bunun övünülesi bir durum olduğu söylenmeli.
“Bu çocuk, kız gibi çocuk biraz açılsın” tavrı terk edilmeli. Onları hayâsız mekânlardan
uzak tutulmalıdır. Televizyon ve internetteki hayâsız yayınları yasak etmek
yerine, dilimiz döndüğünce bu yayınlardaki haddi aşmayı anlatmalıyız. Tabi ki
ona yasaklanan şeylerin bize de yasak olduğunu görmesi etkileyici olacaktır.
Terbiyede oğullarımızla ilişki kurmakta zorlanıyor ya da belli ezberleri
aşamıyorsak hemen psikologa gitmek yerine, yakınımızda bu ilişkiyi iyi kurmuş
kişiler ile neler yapmalıyız konusunda istişare etmeli ve daha da önemlisi
onları dikkatle izlemeliyiz.
Arkadaş edinme noktasında “bunla arkadaş ol, bununla olma” demeyip
sabretmeliyiz. Çünkü bir insanın kalitesini gösteren en önemli etkenlerden biri
de arkadaş seçimidir. Öyleyse yapılacak olan sizin arkadaş seçiminizin onu
etkilemesini beklemektir. Bu konudaki sabırlı ve karalı tutumunuz karşısında
görecekleriniz umutlarınızı arttıracaktır…
Eğer kendimizin ve oğullarımızın iffet anlayışını Kuran ile inşa eder ve harama
uçkur çözmemeyi bir hayat düsturu edinirsek, bütün iffetsizliklerden ve azgınlıklardan
kurtuluruz. Bu konuda kötülüklerle mücadele etmek adına kendimiz, ailemiz ve
yaşadığımız toplum için bir ümit kaynağı oluruz. Zira iffetsizliğin bütün
suçunu tarih boyunca kadına yükleyen cahiliye toplumları kadını, Avrupa’da cadı
diye yakmış. Mekke’de doğar doğmaz toprağa gömmüş, haçlı seferlerine gidenler
kadınlarına bekâret kemeri takmış, kilise kadınları rahibe ve bekâr olarak
cinsiyetsizleştirmeye çalışılmış… Bu günde Kur’an kurslarına ve imam hatiplere
kızların zorla gönderilme nedeni bu değil midir? Böylece bütün suç kadının
üstüne atılmış. Üstelik “tek taraflı namus anlayışı” nedeniyle kadına yapılan
zulümlerden sonra; modernlik adına kadın erkek rolüne soyunmuş, feminizm denilen
bir azgınlığa mahkûm olmuş, cinsiyetini kutsamış, erkeği düşman görmüş. Bir
erkek ile (biyolojik baba) yatıp, çocuğu kendisinin sayarak ailesiz olarak onu yetiştirme
aşırılığına sapmıştır.
Ve bütün bunlar erkekle savaşırken olmuş…
Nur suresini 31. ayetinde anlatıldığı gibi kadın örtünmesiyle erkekten korunmuştur. Buna göre erkek
terbiye edilmeden bu aşırılıklar e-n-g-e-l-l-e-n-e-m-e-z. Bunları söyledikten sonra bir düşünelim
bakalım. “Dişi köpek kuyruğunu sallamasa” diye başlayan atası şeytana kanmış
olanların sözü size hâlâ makul geliyor mu?
Öte yandan ülkemizde bakire kızların sayısı gitgide azalıyor ve bu
durumda ne yapacağımızı bilemiyorsak, çözüm bakir erkek yetiştirmektir. Kuran’a
göre zina eden erkeğe de ve kadına da ‘fahişe’ ismi verilir. Bize Yunan
kültüründen gelen “genel ev”in karşısına bir hamam yapılmış. Erkek zina
ettikten sonra yıkanır temizlenir, kadın ise ömür boyu fahişe damgası ile yaşar!
Erkek bekâr veya evli iken zina etmesini kınanacağı yerde ona hovarda denilerek
yaptığı iş meşrulaştırılmıştır.“Zina eden erkek ancak, zina eden veya
müşrik bir kadından başkasıyla evlenemez.” (Nur /3) (Kuran’ın şu
hükmüne göre hovardalar tövbe etmedikçe fahişelerden başkasıyla
evlendirilmeseydi…)
Sonuç olarak, oğullarımızı Kur’an ölçüsü ile terbiye etmezsek bu durumdan
sadece kadınlar zarar görmez. Günden güne çoğalan aile içi sapkın “enses” ilişkiler
yaygınlaşır. Küçücük kız ve erkek çocuklarına tecavüzler artar. Kadınlar bir
mal gibi alınıp satılan seks kölesine dönüşür. Erkek erkeğe iğrenç ilişkiler
normalleşir. Erkekliğini gidermek için cerrahlara giden bir sürü hasta ruh ö-n-l-e-n-e-m-e-z.
Elhamdülillah bugün Kur’an’ın emrine göre yetişmiş mahremini koruyan ve
azgınlıklardan uzak duran iffetli erkekler ve kadınlar sağlıklı nesiller
yetiştirmeye azami gayret sarf ediyorlar. İşte kardeşim günümüzde gittikçe
yaygınlaşan fahşaya dur diyecek olan sen ve yetiştireceğin iffetli nesillerdir.
“Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü
erkekler ise kötü kadınlara; Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de
temiz kadınlara yaraşır...” (Nur /26.)
Şevket HÜNER / 10.06.2009
İrfan'ın Yorumu
Bilmiyorum, bu yazıda bir şeyler eksik ama ifadelendiremiyorum. Uzun bir makale yazısı olmasına göre ihtiyacımı karşılamaktan uzak. İstemiş olduğum duyguyu hissedemedim. Ama konu önemli olduğu için almayı uygun gördüm. Belki bu eksik olan duyguyu Şevket abi yazıyı tekrar okuyup kendisi değerlendirebilir.