6 Eylül 2012 Perşembe

Özrü Kabul Edilmeyen Hatalar


İlk çocuğum olduğunda büyük bir sevinç yaşamıştım. Kız çocuğuydu. Sabah namazına yakın bir saatte dünyaya gelmişti. Annesi de ben de sevincimizi saklayamamış, hem Kur'an okumuş hem de ağlamıştım.
Benim parçamdandı o evlat çünkü. Her şeyi ile annesine ve babasına ait. 
Daha sonra bir kız çocuğumuz daha dünyaya gelmişti. Onda da aynı sevinci, heyecanı ve mutluluğu yaşamıştım. İlk oğlum dünyaya geldiğinde yanında değildim fakat müjdeyi getiren arkadaşıma elimdeki en değerli şeyi hediye verdiğimi daha dün gibi hatırlıyorum. Sonra milenyum süprizimiz de geldi. İki kız iki erkek evladımla onlar üzerine annesi ve babası olarak büyük bir titizlik gösterdik. Onlarla oynadık, onlarla sevindik. Düştüklerinde ağladıklarında onlarla ağlamaya "üf üf" diyerek acılarına ortak olduk.
Soğan ekmeğe muhtaç olduğumuz zamanlarda bile evlatlarımıza sahip çıktık, hiçbir eksiklik yaşamasın diye azami gayret sarf ettik. Hâlâ da öyle...
Siz sanıyor musunuz ki sadece ben bu duyguları yaşadım. Hayır! Allah fıtrat olarak bu duyguları anne ve babalarına vermiş zaten, bu özet olarak söylediğim duyguların benzerlerini hemen hemen bütün aileler yaşamıştır. 
Bir tavuk bile aslanın karşısına civcivlerini korumak için ölümüne çıkarken, aklı başında olan biz insanoğlundan farklı bir tavır beklenir mi?
Evlatlarımızı inandığımız şekilde en iyi bir biçimde yetiştirmek her aileyi heyecanlandırdığı gibi farklı bir sevinç de vermez mi?

Sonra erkek çocuklarının yaşı belli bir seviyeye gelir, DEVLET denilen duygudan yoksun "ŞEY" hiçbir annenin ve babanın gözünün yaşına bakmadan onları ellerinden alır. 
Kutsal VATAN kavramının arkasına sığınarak...
Alır onları elimizden. 
20 sene el bebek, gül bebek büyüttüğümüz evlatlarımızı alır, 
VATAN dedikleri putun ardına sığınarak
Ve onları parça parça eder.
25'ini birden...
25 çocuğu birden...
25 ana kuzusunu birden...
Bunun özrü yoktur....

Şehadet gibi yüce bir kavramın içini boşaltarak hepsine birden "ŞEHİD" der ve kurtulur...
Terör saldırısı değildir, diyerek devletin onurunu da kurtarır aynı zamanda....
Ama ailelere kalan nedir? Parçalanmış cesetler, kimlikleri DNA ile tesbit edilebilecek gencecik yiğitler...
Bunun özrü yoktur...

Hata değildir çünkü bu. İstatistiklere baktığınızda o bölgede birkaç kez daha aynı kazalar olmuştur. Artık tedbir alınması gerektir değil mi? Almaz "devletimiz!" Çünkü analar boş durmaz, babalar boş durmaz. Devlet için anne ve babalar, çalışır durur. Çocuk üretim merkezleridir onlar. 
Devlet duygusuz anladık, anne-babaların da duygusuz olmasını isterler. İsyan etmelerine izin vermezler. Ağlamalarını, feryatlarının haberlerde yayınlanmasından rahatsızlık duyarlar. 
20 sene gözlerinin nuru ile büyüttükleri evlatlarını hoyratça alır ama 25 ana kuzusu için yapılabilecek tek şey DNA ile kimlik tesbitinden ibarettir. 
Bunun özrü yoktur...

Yetkililer hatanın nerden kaynaklandığını araştırıyorlarmış
Ellerinden gelenin en iyisini yapacaklarmış
Hukuki olarak hem sivil hem askeri savcılık olaya el koymuş
Bütün bilimsel teknikleri kullanarak ailelere DNA testi ile evlatlarını vereceklermiş
miş... mış... muş... 
Sizce bunun özrü var mı
Bunun özrü yoktur...

Bir baba olarak özrünüzün kabul edilmesini mi istiyorsunuz? Verin evlatlarımı benden aldığınız gibi sapasağlam. Bu şart karşılığında özrünüz kabul edilecektir! 
Verin evlatlarımı...
Verin...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder