"Muhakkak göklerin ve yerin yaratılışında,
gece ile gündüzün değişip durmasında elbette akıl sahipleri için deliller vardır.
Onlar ki ayakta iken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken daima Allah'ı anar,
göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler ve: Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın.
Sen münezzehsin. Bizi ateş azabından koru. Rabbimiz şüphe yok ki sen kimi ateşe
sokarsan onu hakir kıldın demektir, zulmedenlerin de hiçbir yardımcıları yoktur.
Rabbimiz biz: Rabbinize iman edin diye imana çağıran bir davetçiyi işittik ve iman
ettik. Rabbimiz günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Ruhumuzu da iyilerle
birlikte al. Rabbimiz bize peygamberlerin aracılığı ile vaadettiğini de ver. Kıyamet
gününde bizi rüsvay etme. Şüphe yok ki sen vaadinden dönmezsin derler.
Nihayet rableri dualarına: İçinizden gerek erkek
gerek kadın olsun (salih) işleyenin amelini karşılıksız bırakarak boşa çıkarmayacağım.
Kiminiz kiminizdensiniz. Artık hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim
yolumda işkence görenlerin, savaşan ve öldürülenlerin elbette günahlarını örteceğim
ve andolsun ki onları -Allah'tan güzel bir mükafat olmak üzere- altından ırmaklar
akan cennetlere sokacağım. Mükafatların en güzeli Allah nezdindedir diye karşılık
verdi." (Ali İmran, 190-195)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder