Masmavi Bir Devrim
Bir gün Aksaray’dan Fındıkzade’ ye
doğru o tatlı rampayı çıkarken birden mayolu bir kadın görüntüsü bütün ufku
kapladı. Gözlerime inanamadım… Fe subhanallah… Vâesefa…
Bu, mayolu kadın resmini
teşhircilik gören inançlı kesime uygun(!) hale getirilmiş büyük boy bir tanıtım
kampanyası… Resmedilen tesettürlü(!) mayo sahibi Türban Şoray, hali vakti
yerinde bir liberal muhafazakârın ya kerimesi ya da zevcesi… Kotrasıyla kendi
başına açık denize açılacak kadar öz güven sahibi bu mavi mayolu hatun kişi
demirlediği bir koyda Akdeniz’in mavi sularında serinlemeye hazırlanıyor…
Fondaki denizin maviliğiyle mayonun renk tasarımındaki uyumu birazdan
buluşulacak berrak tuzlu sularda bir balık estetiğinde kaybolunacağı izlenimi veriyor…
Artık liberal muhafazakârlığın muktedir olduğu ülkemin mesture kızları, tek
başına üniversitelere girebildikleri gibi güzel koylarda da arzı endam
edebilecekler… Bu turuncu değil tam manasıyla masmavi bir devrim…
Ayrıca reklâm, iktidarca semirtilmiş
ünlü liberal muhafazakâr bir ailenin kızının paparazziler tarafından gizlice
çekilmiş fotoğrafı kıvamında servis edilmiş. Buradan da zihnimde masmavi
devrimin sonucunda ileride ülkemin bir milyon tirajlı muhafazakâr gazetelerinin
magazin eklerinin nasıl şekilleneceğini görüyor gibi oluyorum…
Sağ üst köşede mail adresiyle verilen
iki yunus logolu marka ise tanıdık. Haşema… Neyin kısaltılmasın biliyor
musunuz? Hakiki Şeriat Mayosu… Zamanında gittikçe kadın mayosuna benzeyen erkek
mayolarını bel ila diz kapağı arasına uzatarak inançlı erkeklerin denize
girmesi amaçlanarak kurulmuş bu müessesenin 2012 yılında ulaştığı vizyon…
Bu yazıyla bu markayı karalamaya çalışmıyorum.
Sadece doğru bir isimle başlanan eylemlerin isminden bağımsız olarak
sapmalarının dini terimlerin içinin nasıl boşalttığını ve dinin nasıl ‘Protestanlaştırdığını’ görmenizi arzu
ediyorum...
Karşı olduğum esas husus ise; bu
tanıtım kampanyasında ülkemin pastanelerinin yeni ürünü olup iştah kabartan
“muhafazakâr pasta”sından pay kapma çabasının bir dini hassasiyet görüntüsüyle
sunulmaya çalışılması…
Bu masmavi devrim aslında “üç harfli” lerin
devrimidir.
Korkmayın…
Ürkmeyin
lütfen…
Cin
demek istemedim…
Gerçi
yapılan cin fikirlilik ama… Neyse…
Anlayan idrak sahiplerine sivrisinek
saz, anlamayıp mışıl mışıl uyuyan muhafazakârlara ramazan boyunca davullar
çalınsa az…
Öte yandan bu ahlaki bir erozyondur
deyip de ‘Tema Vakfının’ iştigal sahasına girmek de istemiyorum. Zira bu,
binlerce meşe fidanı dikilerek önlenebilecek bir erozyon değil.
Bu yazıyı kaleme alırken televizyondaki
bir kanaldan Türkçe öğretilerek yurdumuza getirilmiş olan dünya gençlerine
beraberce söylettirilen Olimpiya dağından yankılanan masmavi devrimin nameler
işitme ufuklarımı kaplıyor…
Gördüm nurlu geleceği rüyamda bir gece,Işıklar yağıyordu her yer sessizce
Ahenkle işleyen saat gibiydi
Bir bir silinip gitmişti karanlık geceler
Yeni bir dünya… Yeni bir dünya…
Yeni bir dünya kuruyorlardı…
Şevket HÜNER / 17.06.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder