26 Temmuz 2012 Perşembe

Ceasar Augustus


İnsanın fıtraten sahip olduğu adlandırma yeteneğinin senenin bölümleri ilgili kısmını Ağustos ayı özelinde irdeleyelim. Ağustos ayı, Gregoryen takvimin sekizinci ayıdır ve otuz bir gündür. Adını (İngilizce karşılığı Agust) Cleopatra’nın intihar ettiği senede, zamanın Roma imparatoru Caesar Augustus kendi isminin bu aya verilmesini ve otuz bir gün olmasını emretmesiyle almıştır. Bu, Temmuz ayının (July) Julius Ceasar’ın ismini yedinci aya vermesi ve yine otuz bir gün olarak öngörülmesinden sonra gerçekleşmiştir.
            Yeniçağda Papa XII. Gregor tarafından düzenlenen Gregoryen takvime günümüzde Miladi takvim denmektedir. Bu takvim, Hz İsa’nın doğuşunu başlangıç olarak kabul eder. TC 1926 yılından itibaren Hicreti başlangıç gören Rumi takvim kaldırılmış bunun yerine Katolik esaslara dayanan Gregoryen takvim uygulanmaya koymuştur. Bundan dolayı şu anda Türkiyeli Müslümanlar olarak Ağustos ayında mıyız yoksa tuttuğumuz oruç gereği Ramazan ayında mıyız ikilemini yaşamaktayız.
             Ülkemizde seksen kusur yıllık başka bir uygulamada ise Kurtuluş savaşında “Büyük Taarruz” un yapıldığı yıllarda Rumi takvim kullanılıp tarihe bu takvim üzerinden kayıt düşülmesine rağmen bu taarruz sebebiyle kutlanan “Zafer bayramı” nın miladi Ağustos ayını hatırlatıyor olması manidardır. Bu durum aynı Roma imparatoru Caesar Augustus’un yaptığı gibi bir dayatmadan başka bir şey değildir.
              Bu iki dayatma da halkımızın günlük hayatında yerini bulamamış ancak resmi işlemlerde kullanılır olmuştur. Ziraat ile uğraşanlar için bu ayın ismi “Harman ayı” veya “Orak ayı”dır. Öğrencilere göre ise bu ay yaz tatilin son ayıdır. Büyük şehirlere çalışmaya gelenlerin memleketlerine döndükleri bu sıcak yaz ayı, Özal’ın Turizm Hamlesi(!) sonrasında izine ayrılıp tatil yörelerindeki çılgın tüketime katılma ayı olarak da anılır olmuştur. 17 Ağustos 1999 tarihindeki Marmara depreminin şiddeti ve yol açtığı kayıplar nedeniyle ise bu tarihten itibaren Ağustos’a, deprem bilincini yerleştirme misyonu yüklenmeye çalışılmıştır. Bu örneklemelerden de görüleceği üzere ayların isimlerinin değişmemesine rağmen o zaman diliminde yapılan ve devam eden aktivitelere göre anlamı ve içeriği değişmektedir.
       “Kur’an, insanoğluna bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak (ilk defa) bu Ramazan ayında indirilmiştir. Bundan dolayı, sizden kim bu aya erişirse onu baştanbaşa (oruç) tutsun. Ancak hasta veya seyahatte olan, başka günlerde (aynı sayıda oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk çekmenizi istemez; ama (belirlenen günlerin) sayısını tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı yüceltmenizi ve (O'na) şükretmenizi (ister).”  (Bakara / 185)
           Rasulullah’a (sav) Ramazan ayının son günlerinde Cebrail ile gönderilmeye başlanan Kuran bu ayı diğer aylardan farklı kılmıştır. Yukarıdaki ayet ile hicretin 2. yılından itibaren Ramazan ayı, Allah tarafından başından sonuna kadar oruç tutulan bir şekle büründürülmüştür. Bu tarihten günümüze kadar devam eden 1430 adet Ramazan ayı Müslümanlarca oruç üzerinden idrak edilmiştir. Ayrıca içinde Kuran’ın indirildiği unutulmasın diye Kadir gecesi de bu aya has kılınmıştır.
            Yıllar geçtikçe Ramazan’ın yeni hikmetlerine şahit oluyoruz. Güneş esaslı takvim ile Ay esaslı takvim arasında on bir gün fark vardır. Bundan dolayı Ramazan ayı her miladi ayı ziyaret ederek o aya ait atfedilen bütün değer yargılarını altüst eder. Böylece hemen her aya kendi damgasını vurur ve Allah’ın nurlu yoluna davet eder. Örneğin üç yıldan beri Ramazan Ağustos ilişkisi bu yıl zirveye çıkarak aynı tarihte başlayıp son güne kadar süren bir beraberliğe dönüşmüştür. Bu beraberlik azalarak üç yıl daha devam edecek.
           Artık Ağustos ayı insanların tatil beldelerinde hayâsızca ve sadece kendi nefsini ortaya koyan tüketim çılgınlıklarına engel olan Ramazan ayı üzerinden eski etkisinden uzaklaşacak. İnsanlar gecelerini çılgın partilerde eğlenerek değil Kur’an okuyarak, kıyam ederek ve tutulacak oruca hazırlık kastıyla sahur yiyerek geçirecek. Ellerindeki servetlerini sadece nefisleri yolunda harcamayıp ihtiyaç sahipleriyle bölüşecek. Herkesten uzakta tatil yapmak yerine dost ve akrabalarıyla iftar yemeklerinde buluşacak. Market alışverişlerinde dar gelirlilere kumanya satın alacak. Bu tatilde ne okuyayım telaşından sıyrılıp Kuran’ı hatmedecek. Ellerini dillerini ve gözlerini her türlü hayâsızlığın hâkim olduğu tatil beldelerinden çekip selâtin camilerini dolduracak. Hırslarından ve azgınlıklardan uzaklaşıp bütün dünyadaki Müslümanlar ile kardeşçe, insanlığı esenliğe ve adalete davet edeceklerdir.
            İşte değerli kardeşim senin Kuran’ın emrini dinleyip bir ay boyunca dünya ki tüm Müslümanlarla birlikte, yemekten, içmekten ve helalinden el çekmen Ağustos ismini değiştirmese de bu aya yüklenen anlamları değiştirecek doğru bir eylemdir. Sen bu eyleme vicdanınla ve ahlakınla destek vermezsen, Ağustos ayı Kuzey yarım küredeki her türlü hayâsızlığın ve kendi nefsinden başkasını düşünmemenin azgın bir simgesi olarak sıcak bir yaz ayı diye anılmaya devam edecek. Eğer vahyin indiği bu ayı Kuran’ın rehberliğinde değerlendirirsen Ramazan, Ceasar Agustus’un ve önümüzdeki seneden başlayarak Julius Ceasar’ın hatıralarını silecek ve onun yerine kardeşçe, adalet ve merhametle yaşanılabileceğini bütün dünyaya ilan edeceksin.

                                                                                                  Şevket Hüner / 03.08.2011                                                                                                        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder