9 Eylül 2011 Cuma

İran Mektupları'ndan Esintiler: İlim Esintisi

İran Mektupları / Mektup 8 / Dipnot


...

Suçları önlemek istiyor musunuz? Öyleyse, hürriyeti ilmin meşalesinde yürütün. Şayet ilmin bazı fenalıkları olduğu iddia olunmakta ise, buna sebeb sahasının dar tutulmasındadır. Bir kere yayılıp genişleyince bütün fenalıkları sileceği gibi, iyilikleri ve iyilik isteyenleri de son derece artırır. Becerikli bir riyakar, cahil bir toplulukta büyük bir hayranlığa mazhar olabilir. Halbuki, aynı adam, aydın bir millet için alay konusudur.

İlim, insanlara şeyler arasında karşılaştırmalar yapmak, bunları çeşitli cephelerden görmek ve kendisinde mevcut aynı his ve arzuların hemcinslerinde de aynı şiddetle varlığını kabul ederek hislerini buna göre düzeltme imkanını bahşeder. Eğer, siz ilmin meşalesini millete uzatır ve onu cömertçe aydınlatırsanız, cehalet ve iftiranın bu nurdan kaçacağını göreceksiniz. Adaletsiz idarecilerin titremeye başladığını ve orada müthiş bir korku ve kuvvet kaynağı olarak, sadece kanunların kaldığını göreceksiniz. Aydın insan, hükümleri açık, nimetleri belli ve temeli halkın selameti olan kanunların meydana gelmiş olduğunu görmekle kalbi sevinçle dolacaktır...

Hayırhah kanunları gözden geçiren her hassas kalp sahibi insan, vatandaşların cemiyete terk etmiş olduğu hürriyetlerin sadece hemcinslerine zarar veren hürriyetlerden ibaret olduğunu görecek ve bu sebeble gerek taç ve tahtı, gerekse bu taç ve tahtı işgal edeni takdis mecburiyetinde kalacaktır... Kudret sahibi pek sınırlı bir kısım insanlara faydalı ve asıl büyük lakin zayıf kitle için hayırhah olan hakikatlere zararlı ve bütün şahlanan ihtirasların mayasını teşkil eden korkunç etkili batıl inançlar, bedbaht insanlığa sonsuz fenalıklar getirmiştir...

Tarihin sahifeleri dikkatlice okunursa, karanlıktan ilme, esaretten hürriyete geçişlerde bu tehlikeli, lakin geçilmesi zaruri geçitlerde durulduğu ve gelecek bir neslin saadeti için bütün bir neslin kurban edildiği görülecektir.

Millet kendisini ezen bütün karanlıklardan kurtulunca, ruhunu yakan taassup ateşinin fışkırttığı lavlar söndürülünce, hakikat evvela yavaş yavaş, sonra hızlı adımlarla koşarak hükümdarın ta yanıbaşındaki tahtın üzerine kurulur. Bu suretle de gerek parlamentolarda, gerek ibadethanelerin mihraplarında büyük bir itibar ve hürmete mazhar olur.
Suçları önleyecek diğer bir çare de, mahkemelerin, cemiyete terk edilen hürriyetlerin deposu vazifesini gören kanunları, kendi suistimalleri yüzünden ifsad edilmelerine meydan vermeyerek, bilakis onlara büyük bir itina ve hürmet göstermeleridir...

Şayet hükümdar, hakimlere fazla şatafat, çok şekil ve merasim ve otorite bahşeder, zulüm gördüğüne inanan vatandaşın şikayetine müsaade etmez ise, bu taktirde hükümdar tebaalarına kanundan ziyade hakimlerden çekinmek alışkanlığını aşılamış olur. Hakimler de bu çekinmeden fazla istifade ederler, böylece de gerek ferdi ve gerek toplumsal emniyet ve selamet mahvolmuş olur...

Suçları önleyecek tedbirlerden biri de, fazileti mükafatlandırmaktır. Akıllı ve adil ellerle, şeref ve faziletlere dağıtılan paralar, bereketlenerek asla bitmez ve hiç gecikmeden meyvesini verir... Ve nihayet insanları en hayırlı hale getirecek en emin, lakin en güç çare de, daha ilk çağlarda verilecek terbiyenin en ince ve en faydalı hale getirebilmesi sanatıdır... (sh. 52-53)


İrfan'ın Yorumu:

Burada o kadar önemli ve hassas konular irdelenmiş ki, bu bahsi ayrı bir blog sahifesinde değerlendirme ihtiyacı hissettim. Burada ilim var, cehaletten uzaklaşma var, suçlar, tedbirler, tavsiyeler bir mektubun dipnotundan esinlenerek yazılmış şeyler. Burada bizim de eklemek ihtiyacı hissettiğimiz konulara gelince;


Suçların önlenmesinde ilmin vazgeçilmez gerekliliği: Bu ilimden murad edilen din ilmi ile harmanlanmış fenni ilimlerdir kanaatimce. Eğer televizyonlarda CSI adlı dizi filmlere aşinalığınız varsa ne demek istediğimin yarısını anlamış sayılırsınız. Çünkü fenni ilimler Allah'ın kanunlarındandır ve Allah'ın kanunlarında bir değişiklik bulamazsınız. Örneğin bütün insanların parmak izleri birbirinden farklıdır. Bütün insanların DNA ları da ha keza. Suçlular için teşkil eden masumiyet ilkesi ancak ve ancak fenni ilimlerin eşliğinde bir sonuca varılabilir. Bu ilimler ile ilgili o kadar çok örnek sunulabilir ki, bunu ancak bu dizi filmleri izleyenler daha iyi anlar kanaatindeyim. Öte yandan İslam dini fıtrat dini olduğundan, bu tür ilimlerle kolkoladır zaten. Çünkü yüce yaradanın kanunlarıdır zaten bunlar. Aynı şekilde yüce yaradanın kanunları fenni ilimlerde nasıl bir düzen oluşturur ise, insan-insan, insan-hayvan, insan-tabiat ilişkilerinde de aynı nizam geçerlidir. Bir insan kendi isteği ile parmak izini değiştiremez, taklit edebilir, tamamen derisini kazıyabilir ama normal şartlarda bu iz değişmezdir. Aynı şekilde DNA da öyle. Her bir ferdin DNA sı farklıdır.

Bütün bunların ışığında toplumsal kanunlar Allah'ın insan için sunmuş olduğu kanunlar olduğunda, oluşabilecek aksilikler de yine ilmi gelişmeler ışığında yürüdüğünde düzenin sağlandığını ve vicdanların huzur içinde olduğu görülecektir.


Diğer taraftan, toplumda Allah'ın murad ettiği bir ilim ve eğitim yaygınlaşırsa, cehalet içerisinde kendisine yer edinen ve çığırtkanlık yapan sahtekarların da un ufak olacağı aşikardır.


Yukarıdaki tesbitler şunu da göstermektedir ki, 1700 lü yıllardan itibaren Avrupa düşünürleri ciddi arayış içerisine girmişlerdir. En mükemmeli bulmak ve adaleti ilim gölgesi içerisinde, toplumun hayrına şekillenmesi için ciddi ciddi düşünmüşler, belli bir seviyeye geldikleri de aşikardır. En azından fenni ilim noktasında çok iyi olmaları, kendi toplumsal kanunlarını bir istikamete sokmuş görünüyor. Bunun İslam hukuku açısından olduğunu düşündüğünüzde insanoğlu için en mükemmelin gerçekleşmemesi mümkün değil. Çünkü Allah insanlara zulmetmek istemez, oysa insan kendi elleri ile kendilerine zulmeder.


Fazileti mükafatlandırmak bahsi kanaatimce tartışmaya açıktır. Çünkü İslam'da faziletin mükafatı ahirettedir, dünyadaki mükafatlandırma rüşvet çarkı ile yanyana gidebileceğinden azami dikkat gerektirir. İnsanoğlu nefsine uyma konusunda çok zalimdir. Ama şu bir gerçek ki, toplumun en temelden insaflı bir eğitime tabi tutulması, çocukların adalet ve hakkaniyet çerçevesi içerisinde eğitilmesi, aileden başlayarak devlet nizamı içerisinde verilen eğitimde de aynı hassasiyetin güdülmesi, aşırılıklardan ve bağnazlıklardan uzak, temiz kalplerin kazanılması, en etkili hususlardan birisi olmaya devam edecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder