12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren'in cenazesi toprağa verildi. Siyasilerden katılım olmayan cenaze törenine katılmayanlar kadar katılanlar da tartışıldı.
Devlet Mezarlığı'nda toprağa verilen Evren’in cenaze törenine Meclis'teki AKP, CHP, MHP ve HDP’den kimse katılmadı.
Cenaze törenine, Genelkurmay Başkanı Vekili ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay ile eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Işık Koşaner, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çevik Bir, eski bakanlardan İsmet Sezgin ile Mehmet Ağar, Fenerbahçe Kulübü 2. Başkanı Nihat Özdemir, eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen, eski Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak ile Afganistan Türkleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yöneticileri de katıldı.
Ayrıca törende, Prof. Dr. Celal Şengör'ün “Sana müteşekkiriz. Nur içinde yat komutanım”yazılı çelengi ile Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, Evren ailesi ve Ergenekon Partisi'nin gönderdiği çelenkler dikkat çekti.
Odatv.com
İrfan'ın Yorumu:
12 Eylül 1980 darbesinin mimarı ile ilgili haberleri herkes gibi bizler de takip ettik. Türkiye'de herhalde Evren ve yaptıkları, o dönem ile alakalı yazılmadık bir şey kaldı mı bilmiyorum... O haberleri izlerken iki gazetecinin tavrı çok netti... Birisi televizyonda: "hakkımı helal etmiyorum, Allah rahmet eylesin de demiyorum" derken, bir başkası da "Allah rahmet etsin diyorum" diye tavrını açıkça belli ediyordu...
Yani sevenleri vardı, sevmeyenleri de... O zaman dünya hayatı ile ilgili söylenenler söylendiğine göre öldükten sonraki dönem ile ilgili neler olabileceğine dair bir fikir vermesi açısından sevenlerini ve sevmeyenlerini tatmin edeceğim bir hadisi sizlerle paylaşmakta sakınca görmüyorum. Ahirete, Allah inancına inanmayanlar da en azından 98 yıl yaşamış bir adamın başına gelebilecekleri "bilim kurgu" kafası ile izlemelerini salık veririm...
Biz inananlar için ise zaten sorun yok...
O halde bakalım öldükten sonra neler oluyor, merakla okuyalım ve görelim bakalım...
İmam Ahmed Müsned'de dedi ki: Bize Ebu Muaviye tahdis etti, bize Ahmeş
el-Minhal b. Amr'dan tahdis etti, o Zazan'dan, o Bera b. Azib'den şöyle
dediğini rivayet etti:
Rasulullah (s.a) ile birlikte Ensar'dan bir adamın cenazesi için
(kabristana) çıktık. Kabre vardığımız vakit henüz lahdi (mezarı) açılmamıştı.
Rasulullah (s.a) oturdu biz de onun etrafında oturduk. Sanki başlarımız üzerinde kuşlar
konmuş gibi (hareketsiz) idik. Elinde ise ucunu yere hafifçe vurduğu bir de
sopa vardı.
Başını kaldırdı ve: -iki yahut üç defa- kabir azabından Allah'a sığının
buyurdu. Sonra şöyle dedi:
Mümin bir kul artık dünya ile alakası kesilip
ahirete yöneldiği zaman üzerine semadan yüzleri güneşi andıran bembeyaz yüzlü
melekler iner. Beraberlerinde cennet kefenlerinden bir kefen, cennet kokularından hoş kokular da bulunur. Nihayet onun gözünün
görebildiği bir uzaklıkta otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve başının yanında
oturur:
Ey hoş nefis! Allah'tan bir mağfirete ve bir rızaya erişmek için çık
der.
Bunun üzerine onun ruhu çıkar ve kırbanın ağzından suyun damlası gibi
akar. O melek de o ruhu alır. Onu alır almaz elinde gözkırpacak kadar bir süre
dahi kalmadan öbür melekler onu alır, onlar o ruhu güzel kokulu kefene sararlar. Ondan yeryüzünde bulunmuş en hoş misk kokusu gibi bir koku çıkar. O
ruhu alıp onunla yükselirler.
Yer ile gök arasında her bir melek topluluğunun
yanından geçtiklerinde mutlaka o melekler: Bu hoş ruh neyin nesidir derler.
Onlar: Dünyada iken (insanların) ona verdikleri isimlerinin en güzelini
söyleyerek filan oğlu filandır derler.
Nihayet onu dünya semasına kadar
ulaştırırlar. Onun için kapının açılmasını isterler. Kapı ona açılır. Her bir
semadan o semanın mukarreb melekleri bir sonraki semaya onu teşyi ederler.
Nihayet yedinci semaya ulaşırlar. Bu sefer yüce Allah: Kulumun kitabını illiyinde
yazınız ve onu tekrar yere geri döndürünüz. Çünkü ben onları oradan yarattım,
oraya iade ederim ve bir defa daha onları oradan çıkartırım buyurur. Bunun
üzerine ruhu geri iade edilir.
Ona iki melek gelip kendisini oturturlar ve ona:
Rabbin kim derler. O, rabbim Allah'tır der.
Ona: Dinin ne derler. O: Dinim
İslam'dır der.
Ona: Aranızda peygamber olarak gönderilen bu adam nedir derler,
o: O Allah'ın rasulüdür der.
Ona: Senin ilmin ne derler, o: Ben Allah'ın
kitabını okudum, ona iman edip tasdik ettim der.
Semadan bir münadi şöyle
seslenir: Kulum doğru söyledi. Cennetten ona yaygı serin, cennetten ona elbise
giydirin ve ona cennetten bir kapı açın buyurur. Arkasından cennetin
esintisinden kokusundan ona gelir, gözünün uzandığı kadar kabri ona
genişletilir. Kendisine yüzü güzel, elbisesi güzel, kokusu hoş bir adam gelerek: seni sevindirecek şeyleri müjdeliyorum. Bu sana vadolunan gündür der.
Ona: Sen
kimsin, senin yüzün hayır ile gelen kimselerin yüzü gibidir der.
O: Ben senin
salih amelinim der. Kişi: Rabbim, haydi kıyameti kopar da aileme malıma geri
döneyim der.
Kafir kula gelince;
O dünya ile alakasını koparıp ahirete yöneleceği sırada
üzerine semadan beraberlerinde hayvan postları ile birlikte siyah yüzlü
melekler iner. Gözünün görebileceği kadar uzak bir yerde otururlar. Arkasından
ölüm meleği gelip başı ucunda oturur.
Ey kötü nefis! Allah'tan bir gazab ve bir
öfkeyle çık der.
Bunun üzerine nefsi (ruhu) cesedine yayılır.
O demir bir
çubuğun ıslak yünden çekildiği gibi o ruhu çekip alır.
Ruhunu aldıktan sonra
bir göz kırpacak kadar dahi bir süre elinde bırakmayarak o ruhu o postların
içerisine bırakır. Ondan yeryüzünde bulunmuş en kötü kokmuş bir leşin kokusu
gibi bir koku gelir. Melekler o ruhu alıp yukarı çıkarlar. Yanlarından
geçtikleri her bir melek grubu mutlaka bu kötü ruh da ne oluyor derler?
Onlar
dünya hayatında iken kendisine verilen isimlerin en çirkinini söyleyerek filan
oğlu filandır derler. Sonunda o ruh ile dünya semasına kadar ulaşırlar. Onun
için kapının açılması istenir. Ona kapı açılmaz.
Sonra Rasulullah (s.a) : "Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız" (Araf, 40) buyruğunu okudu.
Şanı
yüce Allah: "Bunun kitabını en alt yerde siccinde yazınız buyurur ve ruhu
şiddetli bir şekilde fırlatılır. Sonra Rasulullah (s.a): "Allah'ı birleyen (Hanif)ler olarak, O'na ortak koşmaksızın. Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir. (Hacc, 31) buyruğunu
okudu.
Ruhu cesedine iade edilir. Ona iki melek gelerek onu oturturlar.
Ona:
Rabbin kim derler. O: Hı, hı, bilmiyorum der.
Ona: Dinin ne derler o: Hı, hı
bilmiyorum der.
Ona: Aranızda peygamber olarak gönderilen bu adam nedir derler.
O: Hı, hı bilmiyorum der.
Bunun üzerine semadan bir münadi şöyle seslenir:
Kulum yalanlamış idi. Ona cehennemden bir döşek yayınız, ona cehennemden elbise
giydiriniz, ona cehenneme açılan bir kapı açınız. Cehenneme oranın sıcağından
ve deri gözeneklerinden içeriye işleyen hararetinden gelir. Kabri onun üzerine
öyle bir daraltılır ki sonunda kaburga kemikleri birbirine girer.
Yüzü çirkin,
elbisesi çirkin, kötü kokan birisi ona gelerek: Hoşuna gitmeyecek şeyleri sana
söyleyeyim. İşte bu (dünyada iken) sana vadolunan gündür der.
O: Senin yüzün
kötülük getirenin yüzüne benziyor, sen kimsin der. O: Ben senin kötü amelinim
der. O: Rabbim kıyamet kopmasın der."
Ben (İbn Teymiyye) derim ki: Bunu
Bera b. A'zib'den Zazan'dan başka birileri de rivayet etmiştir ki Adiy b. Sabit,
Muhammed b. Ukbe ve Mücahid bunlardandır.
]