16 Temmuz 2010 Cuma

Altın Arayan Adam

Amerikan filmlerini izlemeyeniniz yoktur herhalde. Altına Hücum gibi, ya da diğer western filmlerinde olduğu gibi. Ümitleri kaybolmuş ve yeni bir umutla ellerinde kürekler, kazmalar ve eleklerle maden ocaklarında, dere kenarlarında, altın damarı olan yerlerde eğilmiş altın ararlar. Çok dikkatlidirler...
Gözünüzün önünde canlandırın... Altın arayan bir adam... Elinde elek... Dikkatlice... Bir elek dolusu çamur, toprak ya da her ne ise karman çorman pislik içerisinde dikkatlice arar. Onun için çok önemlidir bu. Hayat kaynağıdır kendisi için. Bütün umudu o elekteki ufacık bir altın parçası içindir.
Bugün yine hüsrandı benim için. Yine elimdeki elekte altın çıkmadı, hepsi çamur ve işe yaramaz bir sürü çer-çöp.
Oysa umutluydum bugün. Haketmiyorum ben dedim kendi kendime. Olmaması lazım..
Ama yine hüsran, yine hüsran...
Bugün de kaybettim malesef. Bugün de günüm boşa geçti.
Bu kadar kolay mı ey kişi o elekte çer-çöp olmak. Oysa çok değil daha birkaç yıl olmuştu seninle tanışalı. Senin eleğinde ben ne gibi bir çer-çöp oldum ki bana bu tutumu takındın.
Eğer ben o filmlerdeki altın arayan adam olsaydım, malesef kaybedenlerdendim herhalde. Çünkü bakıyorum çok az ama çok az insan bu elekte kaydadeğer olarak parlıyorlar.
Ne acı Allah'ım. Yaşım ilerledi ve o kadar çok elek salladım ki hâlâ zengin olamadım. Ufacık bir imtihanda hemen kaybediliyor. Bu kadar kolay nasıl kaybeder? Anlamıyorum. Mazeretler ne zamandan beri yalan şemsiyesi altına sığınıldı.
Ah be ortak!
Sence hakediyor muyum? Sırlarımız vardı bizim... Sadece bizim bildiğimiz sırlar... Günahlarımız vardı bizim... Sadece bizim bildiğimiz günahlar... Umutlarımız vardı bizim... Sadece bizim bildiğimiz umutlar... Hedeflerimiz vardı... Planlarımız vardı... Sevinçlerimiz... Hüzünlerimiz. Acıla............
Hatırlıyor musun yağmurlu bir günde balık yedikten sonra konuştuğumuz şeyleri... Bir elin parmakları kadar yok inan. Bir elin parmakarı kadar...
Hayat bu... Akıyor... Elek sallanmaya, altınlar aranmaya devam ediyor.
Bakalım bulabilecek miyiz?
Köyden kasabaya giden adamın çaldırdığı merhameti kaybetmemek için nasıl bir çaba sarfettiğimi bir bilsen...
Ah bir bilse o da...
Tanımamış beni, anlamamış duygularımı, hissetmemiş hissettiklerimi, kaçıverdi benden... Oysa kaçmak sonucu değiştirmiyor ki... Bir yalan çukurunun içinde debelenmek ne değiştiriyor ki?
Olsun be ortak...
Ne yapalım...
Bugün de elekten bir şey çıkmadı.
Ha bu arada unutmadan...
Senin eleğin nasıl, bulabildin mi bari bugün bi şey!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder