26 Ekim 2011 Çarşamba

Van'da Bir Gazeteci Bozuntusu

Lütfetmiş Van'a gitmiş. Sabah gidip akşam dönmüş. Olayları yerinden görüp durum değerlendirmesi yapacakmış. Dün de bir haber kanalındaki yardım organizasyonuna adam yerine koyup çağırmışlar.
Darbe günlerinde darbeciydin, umre günlerinde de namazsız umreci oldun. Umre yapanların halini anlamak için ve durum tesbiti için herhalde.



Şimdi de Van'a gitmiş. Oradaki acılara şahit olmuş. Vah vah demiş, organizasyon eksikliklerinden dem vurmuş. Batının doğuya nasıl yardım seferber ettiğini o kirli diline dolamış.
Onun nasıl bir karaktere sahip olduğunu Ali Bayramoğlu bir güzel tasvir etmişti yakın geçmişte. Dileyen bulur o yazıyı.
Van'a gitmiş, ah vah çekmiş, ah vah çeken insanların dertlerini paylaşmış.
28 Şubat'da, darbenin ezdiği o büyük depremde nerdeydin? Nerde olacaksın, darbecilerle beraberdin. Bugün Van'da depremzedelerin yanındasın öyle mi. Buradan, o depremde yıkılan evleri yapan müteahhitlerin yanında gibi duruyorsun. Çünkü senin karakterin, depremde insanları öldüren binalar ve o binaları yapanlarla aynı. O halde mazoşist misin, sadist misin, sadomazoşist misin nesin?
İş takipçiliği yaptığın günler daha dün, kimse unutmadı merak etme. O halde yine aynı karaktere sahip olmadığını mı sanıyorsun...
İnsanların linç edildiği dönemde manşetlerle onlara hizmet ettin. Şimdi de Van'da binaların altında kalan mazlumların yanında onlarla beraber olduğunu mu göstermek istiyorsun. Sabah gittin, akşam geldin. Kalsaydın ya Cüneyt gibi bir gece, soğuğu görseydin ya, kıçının donduğunu hissetseydin ya. Ama bunun mümkün olmayacağını sen de biliyorsun, bilen de biliyor. Umreye gidip de Kabe'ye bakıp namaz kılmamak nasıl senin karakterini gösteriyorsa, Van'a gidip kıçın donmadan geri gelmek de aynı karakter yansıması zaten. Aman acıyı yaşayanlarla bir görüneyim telaşı değil mi. Bunu anlamayacağımızı mı sandın. Seni görünce insanın midesi kalkıyor, Van'daki mazlumların acısına gölge düşürmeseydin keşke. O haber kanalı da seni yayına çağırarak organizasyonu lekelemeseydi...
Kaosa kalkan eller, manşeti duruyor arşivlerde. Google amcam sağolsun hemen bu utanç manşetini istediğinde karşına getiriyor. Bunları bildiğimiz için, kalkıp Van'a gitmiş olman karakterinin değiştiği anlamına gelmiyor. Bunu biliyoruz.
Darbeler döneminde hedef gösterdiğin insanlar, en tabii haklarını almak için uğraşan mazlumların yanında seni göremedik, şimdi Van'da boy gösterdin diye mazlumların yanında yer aldığın sonucuna mı ulaşmamızı bekliyorsun...
Ali Bayramoğlu ne diyor bak senin için:
"Satırlara sığmazsın...
Ama sıkılmadan hâlâ konuşuyorsun, konuşabiliyorsun...
Kim olduğunu, ne yaptığını dağ taş biliyor.
Neşe Düzel'e konuşan "balıkçı" bak neler diyor:
"1993-1996 arasındaki dönemde bu ülkenin medyası kirliliğe gözlerini kapattı, görmezlikten geldi... Devlet onlara, onlar da devlete gözlerini yumdu... İnanılmaz paralar, hak edilmemiş saygınlıklar oluştu... 17 bin insanın öldürülmesine göz yumuldu..."
Sembolik olarak ve prototip olarak tarif ettiği sensin..."
İnsanların öldürülmesine göz yuman bir zihniyetsin sen. Senin Van'da ne işin var, çıkar çoraplarını, ayakkabılarını, evinin önündeki derede, hangi ferrarimi satsam diye düşünen mistik roller biç kendi kendine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder