19 Ekim 2011 Çarşamba

Yaşadık, Yaşıyoruz: Emperyal Kuşatma ve İslam Dünyası

Kitabın Adı: Emperyal Kuşatma ve İslam Dünyası
Yayınevi: Genç Birikim
Yazarı: Ali Kaçar
Kitabı okumayı Bitiriş Tarihi: 18 Ekim 2011 – İstanbul

Haksızlığa, işkenceye, baskıya, zulme, insan haklarıihlallerine, etnik ayrımcılığa, işgallere, mazlum ve masum insanlara dönüktoplu katliamlara engel olmak, mazlumlarla dayanışma içerisinde bulunmak, bırakın aydın olmayı, insan olmanın bir gereğidir. (sh. 116)


Ali Kaçar canlı bir kitaba imzaatmış. Yakın tarihi, gözümüzün içerisine, işte budur dercesine İslami bir pencere ile anlatıyor. Anlattığı olaylar yıllar öncesinin olayları değil, hepimizin çok yakın geçmişte yaşadığı ve halen yaşanan olayları... Kitabın artıları yanında eksileri de sayılabilir ama bu eksi olarak sunacağım şeyler gerçekten eksi midir yoksa bazı şeyleri anlatmada tekrarın faydası yönünde midir, tartışmaya açık. Kitabın eleştirilebilecek yönleri ise, dergi yazıları derlemesi olduğundan bu tekrarların rahatsızlık vermesi endişesi. Kullanılan üslup için şunu söyleyebilirim: Sanki yazar okuyucusunun karşısına geçmiş olayları anlatır gibi o kadar canlı, o kadar yürekten, o kadar acıtıcı. Sloganik gibi görünen ifade tarzını kimisi taktir edebilir, kimisi nakısa olarak zikredebilir. Ama vermiş olduğu akademik bilgileri eğer İslami bir göz ile değerlendirmek ihtiyacı varsa, kitap bunu başarılı bir şekilde yerine getiriyor.

Kitap bazı hakikatleri ortaya koyması açısından önemli. Amerikan hegemonyası, İsrail'in çılgınlıkları, dünyanın duyarlı olan ve olmayan kesimlerinin duruşu, Çin ve diğer istilacıgüçlerin yeryüzünde fesadı yaymada yarışmaları, İslam dünyası ve müslümanların durumu, duruşu, sesi ve sessizliği... Birleşmiş Milletler'in amacı, kuruluş ilkeleri ve yaptıkları ile durum daha net anlaşılacaktır.
Kitabın içerisinden bir alıntıve içindeki başlıklara bir göz attığımızda ne demek istediğimiz biraz anlaşılacaktır. Ama tam anlaşılması için kitabın sayfalarına girmeniz gerekecek.

Kitabın Arka Kapağı:
Bugün halen Ortadoğu'da, Afrika'da, Asya'da ve diğer coğrafyalarda nerede bir dikdatörlük, krallık, şeyhlik varsa bu yönetimler, kendi halklarının iradesi ile değil, emperyalist Batılı ülkelerin destek ve himayesiyle bu çağdışı sultalarını devam ettirmektedirler. Bu dikdatörlüklerin kendi halklarına yönelik gerçekleştirdikleri her türlü insanlık dışı -işkence, tecavüz ve katliam- yine bu yeni sömürgeci Batılı devletlerin istihbari bilgileri, yardım ve teşvikleriyle gerçekleştirilmektedir. Gerçek şu ki sömürgeci Batılı devletler, bu ülkelerden kirli ve kanlı ellerini çekseler, bu yönetimlerin, bir gün bile yaşama şansları kalmayacaktır.

Kitaptan Bir Alıntı
26 Haziran 1945'te kurulan Birleşmiş Milletler (BM)'de 5 üyeye (SSCB, ABD, Fransa, İngiltere ve Çin'e) daimi üyelik statüsünün yanında, bu üye ülkelere veto yetkisi de verilmiştir. Bu ülkelerden biri bu yetkisini yani veto hakkını kullandığı zaman BM'de karar alınamamaktadır. Çünkü BM ve BM'ye bağlı bütün kurumlar, bu 5 daimi üye ülkenin iradesine uygun olarak oluşturulmuştur. Bu ülkelerin dışında BM Güvenlik Konseyi'nde bulunan 10 geçici ülkenin (ki bu ülkeler 2 yıllığına seçilmektedir) göstermelik olmaktan öte hiçbir fonksiyonuve yetkisi bulunmamaktadır. Çünkü bu Konsey'de kararlar 9 evet oyu ile alınması sözkonusu olsa bile, daimi üyelerden birinin veto yetkisini kullanması halinde, alınan karar geçersiz olmaktadır. Yani Konsey'de hatta dünyada ipler, bu 5 daimi ülkenin elindedir. Ortadoğu'da ya da diğer coğrafyalarda olup bitenlerle ilgili olarak BM'nin kendi yasalarına, sözleşmelerine uygun karar alamamasının nedeni bu daimi 5 ülkedir. ABD'nin, Çin'in, SSCB (Rusya)'nın ya da diğer daimi üye ülkelerin hayır dediği bir konuda BM'nin karar alabilmesi mümkün değildir. Filistin'de, Irak'ta, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Doğu Türkistan'da ve daha birçok bölgede var olan uluslararası sözleşmelere aykırı olarak yapılan işgallerin, istilaların, katliamların önüne geçilememesi, hatta kınanamamasının nedeni BM'nin haksız, adaletsiz olarak bu yapılanmasından kaynaklanmaktadır.

Neden 10 ya da daha fazla değil de 5, neden her sene veya belirli sürelerde değişen ve her ülkenin aynı yetkiyle üye olması değil de, 5 ülkeye verilen daimi üyelik statüsü benimsenmiştir? Sadece 5 ülkenin dünyanın kaderini ellerinde tutması hangi adalet anlayışı ile bağdaştırılabilir? Bu durum, bu 5 ülkenin, kendi emperyal amaçlarını gerçekleştirmek için BM ve benzerlerini paravan birer kuruluş olarak kullanmalarına neden olmaktadır. Emperyalist galip devletlerin adaletten, hak ve hukuktan anladıkları bu kadardır! Necip Fazıl'ın bir şiirinde dediği gibi:

"Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa"

Böyle bir örgütten ezilmişlerin, güçsüzlerin, yoksulların ve mazlumların lehine ya da müstekbirlerin, zalimlerin, emperyal güçlerin, haramzadelerin aleyhine adaletin tecelli edebileceğini beklemek mümkün müdür? Çeçenistan'da jenosid uygulanmakta, Filistin'de çoluk çocuğu ile bir halk yok edilmekte, Irak'da, Afganistan'da ve diğer birçok coğrafyada masum halka masum halka yönelik işkenceler, tecavüzler ve katliamlar yapılmaktadır. BM'nin kuruluş amacına ve ilkelerine birer saldırı olan bu uygulamalar karşısında BM'de ses seda yok! Hatta BM, çoğunlukla tecavüzcülerin,işkencecilerin, işgalcilerin işlerini kolaylaştırıcı anlamda, yapılıp edilenlere meşruiyet kılıfı hazırlamaktadır. Dolayısıyla BM ve benzeri kurum ve kuruluşların varlığı, emperyalist ülkelerin işlerini kolaylaştırmaktadır. (sh.302-303)

Bu alıntıyı yaptıktan sonra kitabın konu başlıklarından bazılarına bir göz attığımızda, ne demek istediğimiz veyazarın ne demek istediği anlaşılacaktır sanırım.

• ABD, Terörizmi Evrenselleştirmek istiyor
• Afganistan'a saldıran terörist devletleri, tarih bir gün mutlaka lanetleyecektir
• Türkiye, Afganistan'daki savaşın piyonu olmamalı
• TC zaten Amerika'nın taşeronu değil mi?
• Özbekistan'da Kerimov yönetimi ve İslami Muhalefet
• Siyonist terör devleti ile barış mümkün mü?
• Uygur Türkleri ve emperyal tuzaklar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder